Dün birinci bölümünü yayınladığımız “ Küçük mutluluklarla yetinme alışkanlığımız” konulu yazımıza; “Öyle bir toplumuz ki günübirlik mutluluklarla yetinerek kendi yaşam biçimimizi yönlendirip, ileriye yönelik kalıcı planlar yapmayı aklımızdan bile geçirmeyiz. Varsa yoksa bugün yaşadıklarımız ve anlık yaşadıklarımızın yaşamımız üzerindeki kesin egemenliğidir...” girişiyle başlamıştık. Son yıllarda genel yaşamımızı etkileyen bir çok konunun etkisiyle güncel yaşamımızda planlı bir süreç yürütebilmek yerine anlık planlamaların yarattığı küçük mutluluklarla yetinmeyi zoraki alışkanlığa dönüştürdük..

Bu durum tüm toplumu etkisinde bırakan bir durumdu.  Bu çok doğal!. Aynı toplumun bir bireyi olduğunuza, aynı şartları paylaştığınıza göre genelden çok da farklı bir görüntü sergilemeyecek, sizin, gözlemlediklerinizden pek de farklı olmadığınızı göreceksiniz. İşte öyle bir toplum haline geldik. Bu nedenledir ki, yaşamımızı renklendiren günübirlik, anlık mutluluklarla yetinmeyi alışkanlık haline getirdik. Günü dolu dolu yaşayabilmek, günden akılda kalıcı bazı şeyleri anımsayabilmek yeterli gibi gelmeye başladı çoğumuza!..

Yaşam şartlarını değerlendirdiğinizde, aslında böylesine daraltılmış çevre ortamında ve size bahşedilen o harca harca bitmez olanaklarla daha fazlasını da yapabilmeniz mümkün değil. Bu konuda boşuna çaba harcayıp kendinizi imkansızlıklara mahkum etmeyin. Bu durumda yapılacaklarınız için en iyi iki seçeneğiniz var:

Birincisi; hazır yola çıkmışken ve teslim olduğunuz alışkanlıklarınız doğrultusunda, olabildiğince mutlu olabileceğiniz günlük renklilikleri yaratmaya çalışın. Gününüzü dolu dolu yaşabilmek için kendinizi, gerek moral olarak, gerek psikolojik olarak ve gerekse sağlık olarak hazır tutmaya bakın. Bunu yapabilmeniz için küçük şeylerden mutlu olabileceğiniz anlayışını benimseyin, böylesine bir yaklaşıma psikolojik olarak hazır olmaya çalışın.

İkincisi ise; günübirlik olaylardan, küçük mutluluklar yaratarak günü dolu dolu yaşama alışkanlığına yenik düşmeyin, günü iyi yaşayabilmenin geçici çözümleri yanısıra, gelecek günleri, haftaları, ayları ve yılları, mutlulukların çok olduğu yaşam biçimine donüştürebilmenin planlarını yapın. Tabi ki; sağlıklı planlar yaparken gününüzü mümkün olduğunca doldurmayı da ihmal etmeyin.

Unutmayın ki; bütünü oluşturabilmek için sağlam küçük parçaları düzenli ve sağlıklı bir ortamda bir araya getirebilmelisiniz. Her iki seçenek de yaşam biçiminizdeki alışkanlıklardır. Tercih ederken kişiliğinizin ve kimliğinizin yaşam biçiminizdeki izlerini de kalıcı hale getireceksiniz. İşte; sokağa çıkıp etrafınızdaki yaşam biçimini gözlemlediğinizde bu ve buna benzer manzaralarla karşılaşacaksınız. Ama ağırlıklı olarak günübirlik mutlulukların peşinde koşanların kısa hüzmeli gülümsemeleriyle karşılaşacaksınız. Biraz derinden baktığınızda o gülümsemelerin tamamen yüzeyde olduğunun, kısa sürede değişikliğe uğradığını rahatlıkla görebilirsiniz. Bu görüntülere bakıp kendinizi asla farkı bir yere koymayın. O gördüğünüz insan manzaraları arasında şu an belki siz yoksunuz ama bir başka fotoğrafta siz de aynı görüntünün içinde olacaksınız. Bunu asla unutmayın. Sadece gözünüze çarpan, biraz kaygıyla, biraz müstehzi gülümsemeyle gözlemlediğiniz insan manzaralarından ders alarak kendi durumunuzu yeniden gözden geçirin ve yaşam biçiminizi küçük rotüjlerle yönlendirmeye çalışın. Yıkın etrafınızdaki duvarları, hapsedildiğiniz o daracık sosyal yaşam ortamından kurtulmaya çalışırken, alışkanlıklarınızın esiri olmaktan kurtulun. Daha geniş düşünmeyi, küçük mutluluklarla yetinen bir yaşam biçiminin esiri olmak yerine geleceğe yönelik planlar yapmayı da ihmal etmeyin!...

SON SÖZ

15 Temmuz Cuma gecesi zor bir geceydi ülkemiz için. Gecemizi karanlığa gömen, ülkemizde demokrasinin kesintiye uğramasına yönelik darbe girişiminin başarıya ulaşamamış olması son derece sevindiricidir. Dün gece halkın da desteği ile demokrasinin galibiyeti ile sonlandı. Dileriz ki böyle bir günü bir daha yaşamayız.