ZAFER VE HEZİMET

Prof. Dr. D. Murat DEMİRÖZ
Tüm Yazıları
31 Mart Yerel Seçimleri siyasetin gündemine bomba gibi düştü. CHP ittifaksız, tek başına girdiği seçimlerde Türkiye'nin Birinci Partisi oldu. Oy oranı yüzde 38'e dayanmış. Sahip oldukları bütün büyük şehirleri korurken yenilerini de ekledi. Ankara ve İstanbul'da büyük farklarla kazandı. Bundan 11 ay önce bu yazdıklarımı yazacağımı söyleseler, gülerdim. Bütün bu değişim nasıl gerçekleşti? Bugün sizlerle bu konuda görüşlerimi paylaşacağım.

ZAFER: 2023’TEN BU YANA CHP’DE NE DEĞİŞTİ?

2023 Seçimlerinden hemen akabinde hem bu köşedeki yazılarımda hem de Ekotürk TV’de programlarımda Millet İttifakı’nın darmadağın olduğundan, muhalefetin hepsinin siyasetin çöp tenekesine gönderildiğinden bahsediyordum. Mart 2024 seçimleri için de İstanbul ve Ankara’nın AK Parti’nin avcuna düşmek üzere olduğunu belirtmekteydim. O zaman hakikaten başta CHP olmak üzere muhalefetin tamamı toz duman vaziyetteydi. Hemen hemen herkes benimle benzer görüşleri açıklıyordu. Aradan 11 ay geçtiğinde ne oldu da bütün siyasi manzarayı değiştirecek bir sonuç ortaya çıktı? Bu sorunun cevabı “lider – teşkilat – doktrin” üçlüsünde saklıdır.

Her siyasi parti vatandaşı kendi önerdiği politikaların doğru ve faydalı olduğuna ikna edip oylarını almayı amaçlar. Bunun için siyasi propaganda faaliyeti yapar. Bu faaliyette lider, teşkilat ve doktrinin hem birbirlerini tamamlaması hem de vatandaşın ihtiyacına cevap vermesi gerekir. Bir siyasi parti için en önemli unsur siyasi doktrindir, yani o partinin ideolojisi, dünya görüşüdür. Sağlam bir doktrini olmayan bir parti kalıcı başarılar elde edemez. İkinci olarak teşkilat, yani partinin üye ve çalışanları, eşgüdüm içinde ve sahada her noktaya ulaşacak şekilde örgütlenmeli ve çok sıkı çalışmalı. Doktrin partinin kimliğiyken teşkilat ise partinin halkla temas eden yüzüdür. Üçüncü etken olan lider, özellikle bizim gibi Akdeniz toplumlarında en önemli faktördür. Lider seçmenleri partiye cezbedecek, teşkilatı örgütleyip çalıştıracak ve doktrini halkın ihtiyaçlarına göre yorumlayacak kişidir. Genelde Kuzey ve Batı Avrupa siyasetinde liderin önemli olmadığı gözlemlenirken, Akdeniz toplumlarında lider çok önemli hale gelmektedir. Halk liderde kendini görmek ister, bunun ötesinde ve aynı zamanda halk liderde kararlılık ve tutarlılık görmek ister. Liderin iletişim gücü çok önemlidir: Burada seçmenle kurulacak samimi bir ilişki, hem davranışları hem de konuşma kabiliyeti ile seçmenleri etkileyebilmesi lideri başarılı kılan faktördür.

2023’te olmayan ve 2024’te olan şey işte budur: CHP ilk önce teşkilatla işe başladı, kurultaya gitti, Sayın Kılıçdaroğlu’nu emekli eden Sayın Özel Genel Başkanlığı kazandı. Sayın Özel kendisiyle beraber bütün parti teşkilatını da gençleştirdi. Bugün seçimi kazanan il ve ilçe başkanlarının büyük çoğunluğu CHP gençlik kollarından yetişme kadrolardır. CHP vatandaşla yeni ve yıpranmamış yüzler aracılığıyla iletişime geçti. 2023 yılında yamalı bohça gibi Altılı Masa partilerinin teşkilatı seçim çalışmalarında hiç görünmedi. Biraz CHP biraz da İYİ Parti teşkilatı… Onlar da yeteri kadar ısrarlı çalışmadılar. Teşkilat açısından aradaki fark çok açıktır.

CHP için bir sonraki adımda doktrinle seçmenlerin talep ve ihtiyaçlarının bağdaştırılması gelmekteydi. Başta Sayın İmamoğlu olmak üzere CHP’nin adayları yirmi yıldır kullanmadıkları Sosyal Demokrasi, Halkçılık, Atatürkçülük ve Cumhuriyet gibi kavramları dolu dolu kullanmaya başladılar. Ama bunu yaparken vatandaşa tepeden bakan, seçmeni küçümseyen, elitist bir tavırla değil, çarşıda pazarda annelerle, amcalarla, gençlerle yüz yüze bir faaliyetle hayata geçirdiler. Yani CHP sağdan transfer yapmaktan vazgeçip kendi doktrinini kendi teşkilatı ile yeni toplumsal şartlara uyumlu bir şekilde yeniledi.  2023 seçimlerinde ise birbirinden çok farklı siyasi görüşlere sahip altı benzemezden bir sentez çıkması pek mümkün değildi, çıkmadı da. Üstüne üstlük vaat ettikleri ile halkın ihtiyaçları arasında uçurum bulunmaktaydı. 2023’teki ideolojik açık 2024’te büyük oranda kapatıldı.

Lider’e gelince: 2023’te Sayın Kılıçdaroğlu iyi ve dürüst bir politikacı olmasına rağmen bir lider değildi. Karşısında da Sayın Erdoğan gibi Türk siyasi tarihinin en karizmatik liderlerinden birisi bulunmaktaydı. Sonuç hiçbirimiz için şaşırtıcı olmadı. 2024 Yerel Seçimlerinde ile her il ve ilçenin özelliklerine uygun ve o il veya ilçenin yerlisi adaylar öne sürüldü. Yerel bazda liderlik teşkilattaki gençleşme ve doktrindeki tazelenme ile birlikte başarılı oldu. Burada Sayın İmamoğlu’na ayrı bir yer vermemiz gerekir. Gerçekten de hem CHP’nin teşkilat ve yönetiminin yenilenmesinde verdiği destekle önemli bir katkı yaptı hem de seçim sürecindeki liderlik performansıyla İstanbul’da CHP’nin tek başına Büyük Şehir’le birlikte 26 İlçe Belediyesini almasını sağladı.

Özetlersek CHP kendisini yenileyerek önemli bir başlangıç yaptı. Ama bu sadece bir başlangıç. Önümüzdeki dört seneyi iyi değerlendirip çok çalışmaları gerekecek. Bu seçim 1989 Seçimine benzetiliyor ama unutmayalım 1989 seçimi sonrasında SHP’nin çöküşü ve Refah Partisi’nin yükselişi gelmişti. Dolayısıyla 2028 Seçimleri için CHP’nin elindeki şansı iyi değerlendirmesi gerekir. İyi değerlendiremezse bu maceranın sonu hüsran olabilir; tıpkı 1994 yılındaki SHP gibi…

HEZİMET: AK PARTİ, DAVA VE DAVA RUHU

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin en büyük zararı verdiği kurum bizatihi AK Parti olmuştur. AK Parti kendi içinde tartışma, yenilenme ve özeleştiri dinamikleri olmayan, Reis’in atadığı memurlardan oluşan bir parti gibi görünmektedir. 2018 seçimlerinden sonra Reisin Zaferi AK Parti’nin Mağlubiyeti diye bir yazı yazmıştım. Burada kısaca seçimi Sayın Cumhurbaşkanı’nın kişisel karizmasının kazandığını, bu zaferin AK Parti’ye rağmen olduğunu, AK Parti teşkilatının halktan kopmuş olduğu ve seçim sürecinde yeterince çalışmadığı için pozitif değil negatif katkıda bulunduğunu belirtmiştim. Böyle giderse bir daha seçimde Reisin karizmasının da işi kurtaramayabileceğini söylemiştim. 2024 Seçiminde öngörüm gerçekleşti.

Tıpkı CHP’de olduğu gibi AK Parti’yi de lider – teşkilat – doktrin çerçevesinde inceleyelim. Sayın Cumhurbaşkanı’nın liderliği, yukarıda da belirttiğim gibi, Türk siyasi tarihinde görülmüş en yüksek seviyelerden birini temsil etmektedir. Karizmatik liderliği ve seçmenle kurduğu yakın ilişkinin (ve muhalefetin beceriksizliğinin) sayesinde iki defa 2018 ve 2023’te zafere ulaştı. Bunu yukarıda bahsettiğim gibi AK Parti’nin düşük performansına rağmen başardı. Ancak 2024 seçimlerinde Sayın Cumhurbaşkanı çok öne çıkmadı, bununla birlikte Başkan adayları (özellikle Ankara ve İstanbul’da) rakipleri karşısında çok sönük kaldılar. Liderler zayıftı, ya teşkilat? AK Parti teşkilatı 2024 seçimlerinde bugüne kadar gördüğüm en zayıf performansını gösterdi. Zaten işi siyasetten ziyade ticaret halini almış bir teşkilattan çalışmasını pek beklemezsiniz. Son olarak Doktrin… Sayın Cumhurbaşkanı’nın deyimiyle dava, yani Partinin kimliğini belirleyen temel dünya görüşü, artık AK Parti teşkilatı için bir şey ifade ediyor mu? Bence dava ruhu tuz ruhu olmuştur. Dava ruhu teşkilatın partinin ideolojisine bağlılığı ve siyasi hedeflerine adanmışlığı ile doğru orantılıdır. Reis’in katkısıyla bedava elde edilen makamlarda kişisel kariyer planlaması öne çıkmış ama partinin davası ve toplu başarısı önemsenmez olmuştur.  Söylemesi acı ama gerçek: 20 senenin sonunda oluşan toplumsal yapının halkı hor gören elitleri artık AK Partililer, fakirin fukaranın temsilcisi, kimsesizlerin kimsesi ve sessiz yığınları sesi CHP’liler olmuştur.

Sonuç olarak AK Parti’nin ciddi bir şekilde özeleştiri yapması teşkilattan üst yönetime kadar yeniden yapılanmaya gitmesi gerekir. Her şeyden önce, AK Parti’nin parti olarak ayağa kalkması ve kurumsal kimliğini canlandırabilmesi için yeniden yapılanmaya gitmesi zorunludur. Sadece bu değil, halkla yeniden temas kurabilmesi ve politikalarını halkın tercihlerine göre yenilemeleri gerekir.

2024 Seçimi bütün milletimize hayırlı olsun. Kazanan Başkanların da yolları açık olsun.