"…Artık Osmanlı Devleti tarihinde ilk defa bir Vâlide Sultan naibe-i saltanat olmuş ve resmen yönetimin başına geçmişti. Valide Kösem Mahpeyker Sultan Hazretleri… Tabii ki, o zamana kadar kurduğu bütün sosyal ağlar da eskisine göre çok daha kuvvetli bir hale gelmişti.
Cennetmekân İstiklâl Şairimiz Mehmet Âkif şöyle demişti: "Tarih"i "tekerrür" diye tarif ediyorlar; Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi? [Safahat: Yedinci Kitap, Kıssadan Hisse]. Mehmet Akif ERSOY.
Geçen yazıda sosyal ağlardan bahsetmiştim. Sosyal ağlar bireylerin kendi hayatlarındaki hedeflerine ulaşabilmek için dahil oldukları her çeşit insan grubunu tanımlamaktaydı. Bir birey kendi hayat hedefleriyle uyumlu ve bu hedeflere ulaşmasını kolaylaştıracak sosyal ağa kendi tercihiyle girer ve yine sosyal ağa mensubiyetin kendisine maliyeti yararlarından fazla olduğunda ise çıkar. Ancak bazı geniş sosyal ağlar vardır ki, buna girmek de, çıkmak da insan iradesine değil toplumsal teamüllere ve üretim tarzına bağlıdır. Bu sosyal ağlar millet, ümmet ve sınıftı.
İnsanları tanımlayan ve diğer canlılardan ayıran iki temel özellik vardır: Kendisini, etrafındaki insanları ve yaşadığı doğayı tanımasına ve ona bir anlam vermesine yetecek bir kavrama gücü (akıl) ve diğer canlılardaki içgüdüsel sürü anlayışı yerine kendi iradeleri ile bir araya gelerek çok kalabalık gruplar halinde hareket edebilme kabiliyeti.
Bu YeniBirlik'te yazdığım 600'üncü yazı. Her zaman sıcak ağabeylikleri ve dostluklarıyla yanımda olan Avni Özgürel ve Okan Sarıkaya'ya teşekkür ederim. İnşallah 1000'inci yazıyı görürüz.
Öncelikle bütün okuyucularımın Bayramını Tebrik ederim. Allah hepimize sağlık, mutluluk ve esenlik versin. İkinci olarak da bütün Babaların Babalar günü kutlarım. Ebedi aleme göçmüş Babalarımıza da Allah rahmet niyaz ederim.
Daha önce bu köşede popülist sağ siyaset hakkında birkaç yazı yazmıştım. Geleneksel burjuva demokrasisinde şehirli orta ve yüksek gelirli sınıfların çıkarlarını temsil eden ve eğitimli elitlerin çoğunlukla tercih ettiği Merkez Sağ partilerin yerini Soğuk Savaş sonrasında yavaş yavaş alt gelir gruplarının ve lümpen proletaryanın temsilcisi konumunda olan popülist sağ partiler almaktaydı. Merkez sağ partilerin sağ kanatları ile merkez sol partilerin kaybettiği işçi sınıfı oyları bu popülist sağ partilere akmaya başlamıştı. Bunun temel sebebi olarak küreselleşmenin yarattığı değişimin milli devletleri ve burjuva demokrasilerini zayıflatan etkilerini göstermiştim.