PENALTI SANATTIR

Mehmet Arif DEMİR
Tüm Yazıları
Fenerbahçe'nin Avrupa macerası ne yazık ki hüsranla sona erdi. Yunan takımına elendiğimize mi üzülelim, ülke puanına daha fazla katkı verme imkânını elimizin tersi ile ittiğimize mi yanalım bilemedik yani. Halbûki; Olympiacos bizi devre dışı bırakırken öyle ahım-şahım bir futbol da oynamadı her iki maçta da. İlk maçın ilk yarısını İsmail Hoca çöpe atınca uzatmalar dahil kalan beş devrede yediğimiz üç golü telafi etmek mümkün olmadı/olamadı. Olmasaydı sonumuz böyle keşke.

İrfan’ın attığı nefis golün yanına bir gol daha ekleyemediğimiz için işin penaltılara kalması kaçınılmazdı. Kaçınılmaz olan bir şey daha varsa ki; bu aşamada ancak Fenerbahçe türü bir şanssızlıkla penaltılara kalan maçı kaybetmemiz olasılıkların en mümkünüydü. Çünkü o anda gördük ki ne Fenerbahçe kalecisi ne de Fenerbahçe’deki futbol aklı işin penaltılara kalacağına dair en ufak bir ön hazırlık yapmamış ve hem atılırken hem tutulurken iş tamamen Allah’a emanet modunda bırakılmış.

Oysaki genç Yunan kaleci su şişesinin üzerine hangi futbolcumuzun hangi köşeye vuracağına dair notlarını yazmış, buna uygun olarak pozisyon almış ve bizim tam üç penaltımızı kurtarmıştı. Zaten eğer penaltı dışarı vuruluyorsa penaltının kaçmasından bahsedebiliriz yoksa penaltı kaçmaz, mahir kaleciler tarafından penaltı kurtarılır. Bakmayın siz ertesi günkü medyada yer alan penaltıların kaçtığına dair vurgulara. O penaltılar kaçmadı ki o penaltıları Yunan kalecisi kurtardı.

Temsilcimizin kalecisi Livakoviç’in ve penaltı atıcılarının karşılarındaki Yunan takımının gösterdiği hassasiyete benzer bir hazırlık ve hassasiyet göstermediğini futbol takımını yakından takip eden Fenerbahçe muhabiri kardeşlerimizin sosyal medya paylaşımlarından da gördük ve üzüntümüz arttı. Demek ki İsmail Hoca veya ekibinden birileri bunu dert edinip buna uygun hazırlık ve ön çalışma yapmamışlar.

Normal şartlar altında “şanssızlık” deyip geçtiğimiz birçok şey aslında şanssızlık değil o konuya uygun ön hazırlığın ve birikimin yapılmamasından kaynaklanan “boş vermişlik” halinin yansıması/tezahürüdür. Şans sadece ona hazırlıklı olanların yüzüne gülen bir bilinç halidir der meşhur âlim ve kâşif Louis Pasteur.

Nasıl ki futbol bir sanat ve futbolcuların içinde önemli sanatçılar varsa penaltı atmak ve penaltı kurtarmak da aynı şekilde bir sanattır. Resim gibi, heykel gibi hatta mûsikî gibi. Kendine göre kuralları olan, emek ve çaba gerektiren, disiplin altında sürdürülen bir sanat hem penaltı atmak, hem de penaltı kurtarmak. Ve Yunan kaleci bizim üç penaltımızı kurtarırken Batshuayi’nin gol olan tek penaltısını bile kurtarayazdı. Doğru köşeyi bilerek topa müdahale etmesine rağmen Batshuayi’nin topa darbe hızı yüksek olduğu için çeldiği halde kurtaramadı. Neredeyse dörtte sıfır çekecektik. Ne fark edecekse?

Avrupa takımlarının birçoğu artık bırakın penaltı atışı için hazırlık yapmayı taç atışından avantaj elde etmek için bile özel hocalar eşliğinde ön hazırlıklar yapıyor işi “şansa” bırakmıyor. Takımlar arasında taç atma antrenörü transferi bile söz konusu olabiliyor. Takım bütçelerinde bu konuya yer veriyor önde gelen Avrupa takımları.

Aslında Yunanistan’daki Konferans Ligi Kupa Finali’ne katılmak bir Türk takımı için çok güçlü bir hedefti ama yorganımız bir karış kısa geldi üzerimizi örtemedi. Önümüzdeki sezonlarda daha iyilerini yapar Türk takımları temennisiyle hepimizin 23 Nisan Milli Egemenlik Bayramımız kutlu olsun.