Yazının başlığını koyarken "konu", "mevzu" ve "mesele" kelimelerinden hangisini kullanmam gerektiği üzerinde uzun süre düşündüm.
Türkiye'de bir sol partinin iktidar olacak şekilde sandıktan çıkması imkânsıza yakın zordur, ama olur da iktidar olursa, bu sol partinin işi kolaydır.
Kültürel iktidar konusunda daha önce yazdığım yazıları gözden geçirirken, yazılara yazar olarak değil de okur gözüyle baktığımda, resmin tamamlanması önünde bâzı eksik parçalar olduğunu fark ettim.
20. Yüzyıl'ı en çok etkileyen düşünürlerin başında gelen Karl Marx, Engels ile birlikte kaleme aldıkları Komünist Manifesto'ya şu cümle ile başlamıştır: "Avrupa'da bir hayâlet dolaşıyor; komünizm hayâleti"
Oysa her şey ne kadar da temiz ve hijyenik görülüyordu; hatta steril. Ortalık pırıl pırıldı; mis gibi kokuyordu bedenler. Vücûdu saran kıyâfetler bir ihtişâmın, bir arınmış "medeniyet"in tezâhürüydü.
Rivâyet edilir ki, Hz. Ali Efendimiz, şehid edilmek üzere yaralandığında fâil kaçmıştır.
İlk ve orta öğretim okullarının açılmasının ardından, sıra üniversitelere geldi.
Almanya'daki Türkiye karşıtlığı üzerine kurulan genel seçimler, Kuzey Irak'taki referandum, Suriye'deki gelişmeler, yeni Diyânet işleri başkanımız vb. konular arasında kendini unutturmaya gayret eden düşmanımızı unutmamak lâzım: FETÖ.
