KİMLİK KAYBINA UĞRAYAN MEDYAMIZ CAN ÇEKİŞİYOR!..

Fehmi KETENCİ 23 Nis 2016

Fehmi KETENCİ
Tüm Yazıları
Hızla gelişen va adına "iletişim Çağı" dediğimiz yeni bir yüzyılın ilk çeyreğine yaklaştığımız yıllardayız.

Hızla gelişen va adına “iletişim Çağı” dediğimiz yeni bir yüzyılın ilk çeyreğine yaklaştığımız yıllardayız. En etkin iletişim aracı televizyonlar ve bunu, paralelinde giderek yaygınlaşmaya başlayan adına sanal medya denilen internet sayesinde dünya kücüldükçe küçüldü. Hızla gelişen iletişim ve bilgi teknolojilerinin hızına ayak uydurabilme telaşına; yazılı ve görüntülü medyada acımasızca sürdürülen haksız rekabetin yarattığı olumsuzluklar da eklenince tam bir iletişim kirliliği oluşmaya başladı. Öncelikle, kaynaklar gerektiği gibi ve olumlu ve yansız kullanılamadı. Yazılı ve görüntülü basında eleman ve malzeme tasarrufu düşüncesiyle arşiv haberciliği ön plana çıkmaya başladı ve kullanılan haber kaynaklarıyla bağlantıları koparıldı.

Yanlış veya abartılı, meslek etiğine, basın meslek ilkelerine uymayan yayın anlayışının giderek ağırlık kazandığı bir politika izlenmeye başlandı. Bu yanlış habercilik anlayışının toplumun sosyal yaşamına etkisi, en yaygın kitle iletişim aracı olan televizyonların renkli camından yansımaya başlayınca olanlar oldu. İnsan haklarına saygının sınırları ortadan kalktı. Günümüz medyasını en etkin aracı olan renkli camın tam anlamıyla esiri olduk. Ulusal ve yerel televizyonların sayılarını ve yayın politikalarını göz önüne getirdiğimizde ne kadar esir olduğumuzu rahatlıkla anlayabiliriz.

Aileniz, öğretmenleriniz, yöneticileriniz, liderler, ünlüler yaşam standartlarınızı, yaşama bakışınızı belirlemede size ilk örnek olanlardır. Size örnek olan kahramanlar kim olursa olsun, iyi davranış örnekleri sergiliyor veya yaşamı yönlendiren kuralların ihlalinde neler olabileceğini size gösteriyorlardı veya siz anlayabiliyordunuz. Bir başka deyişle; doğru ile yanlışı ayırt etmeyi öğrenirken bir yandan da, iyilikten ve doğruluktan ayrıldığınızda, doğru olanı yapmaktan kaçındığınızda, bir bedel  hem de ağır bir bedel ödemeniz gerektiğini görebiliyordunuz... Kitle iletişim araçları, özellikle televizyon ve radyolar bu görevi üstlenmiş en etkin kitle iletişim araçlarıdır..

Yediden yetmişe hemen hemen herkes bu sihirli kutudan etkilenmekte, evlerimizin en gizli köşesine kadar ulaşan mesajlarıyla, görüntüleriyle sosyal yaşamımıza yön vermektedir. Kitle iletişim araçları, gerçek yaşamda örnek aldığımız kişiler gibi, iyi örneklerin neler olduğuyla birlikte kötü örnekleri de evimize taşıyabilmektedir. Tüm bunları dikkate aldığımızda televizyonun sosyal yaşamımızdaki yerini göz ardı edemeyiz. Toplumumuzda yediden yetmişe herkesin sosyal yaşamına böylesine hükmeden bir iletişim aracını yönetenlerin yayın politikalarını birkez daha gözden geçirmeleri gerekiyor. Televizyonlarımız son yıllarda yayın politikalarına gereken özeni göstermiyorlar . Çok savruk, eğitici özellikten uzak, insan haklarına hiç saygı duymayan, yanlı, toplumun manevi değerlerini incitici yayınlarını yeniden revize ederek gerçek görevlerini yapar duruma gelmelidirler. Kitle iletişim araçları, üstlendikleri görev soromluluğu bilinciyle, her konuda güvenli ortamları oluşturmak zorundadır.

Böylesi ortamda, kitle iletişim araçlarının en etkini olan televizyonların büyük sorumluluğu var. Aksi halde; enerjimizi, sorumluluklarımızı, kontrolsuz duygusallığın, yanlılığın ve bölünmüşlüğün ürettiği ve beslediği ortamlarda, nelere mal olacağını tahmin etmek zor olmasa gerek. İşte bunu için, insan haklarına, toplumun manevi değerlerine saygının egemen olduğu, temiz, güven veren bir kitle iletişimi ve kitle iletişim araçları gereklidir. Bunu mutlaka sağlamalıyız. Tamamen bölünmüş, adeta uzaktan kumanda ile yönlendirilen kitle iletişim araçlarının toplumda yarattığı tahribatının hızla onarılması gerek. Bunun zamanı geldi de geçiyor.