BİR ŞEHİR EFSANESİ ''YARGISIZ İNFAZ''

Fehmi KETENCİ 16 Nis 2016

Fehmi KETENCİ
Tüm Yazıları
Yaşanmış, yaşamımıza her zaman yön verebilmiş bizi etkilemiş gerçek yaşam öykülerinden biraz bile olsun ders çıkarmayanımız hemen hemen yoktur.

Yaşanmış, yaşamımıza her zaman yön verebilmiş bizi etkilemiş gerçek yaşam öykülerinden biraz bile olsun ders çıkarmayanımız hemen hemen yoktur. Günlük yaşamımızda en çok karşılaştığımız, nerdeyse yaşanmış öykülerin baş konusu haline dönüşen bir “şehir efsanesi” vardır. Haksızlığa uğrayıp hemen suçlu olarak gösterilenlere günlük yaşamımızda çokça rastlarız.. Bu şehir efsanesinin adı “Yargısız infaz”dır.. Yargısız infaz olur mu? Bu sözcük bize hiç de yabancı değil.. Dünyanın bir çok yerinde olduğu gibi bizde de çokça oluyor. Dünya ile bizim aramızdaki tek fark, işin ne kadar ciddiye alınıp, alınmadığı ve sonucunun nerelere vardırıldığıdır.. Bu şehir efsanesinin bizdeki yansımalarına girmeyelim. Bizdekiler şehir efsanesi olmanın çok ötesinde. Biz, Almanya’da yaşanan bir olayı aktaralım buraya.. Bir cuma akşam üstü adamın biri Berlin'in ünlü bir oto galerisine girmiş.Galeri sahibine vitrindeki son model kırmızı Porsche'u almak istediğini söylemiş. Fiyat konusunda pazarlığa girişip, 400 bin avro’ya anlaşmışlar.

Adam bu parayı çekle ödemek istemiş. Ancak galerici, bankalar kapalı olduğu için çekin karşılığı kontrolünün mümkün olmadığını söyleyerek çekle ödemeyi kabul edemeyeceğini bildirmiş. Fakat adam, parayı çekle ödemekte  ısrar etmiş. Saygıdeger bir iş adamı olduğunu söylemiş ve kanıt olarak kartvizitini göstermiş. Kartvizitte adamın büyük ve tanınmış bir süpermarketler zincirinin yönetim kurulu başkanı olduğu yazıyomuş. Galeri sahibi karttaki telefonu arayınca, adamın gerçekten sözkonusu market zincirinin üst düzey yöneticisi olduğunu ögrenmiş. Müşteriden binbir özürler dileyerek, çeki kabul etmiş.

Adam arabaya atladığı gibi, fiyakalı bir patinajla galeriden uzaklasmış. Galerici haftasonu boyunca çekin  karşılığının olup olmadığını ögrenemeyecegi için biraz şüpheli gözle arabayı sattığı  müşterinin arkasından bakakalmış. Ertesi gün Porsche'yi alan adam arabayı aldığı galerinin tam karşısındaki başka bir galeriye yeni arabasıyla gelmiş. Galericiye; "Akşam kumarda çok borçlandığını, nakit paraya ihtiyacı olduğunu ve arabayı 200 bin Avro nakit  paraya satabileceğini" söylemiş. Galericiler birbirlerini ve sattıkları arabaları tanıdıkları için: "Yahu bu bizim karşı komşudaki Porsche değil mi? Hani dün satmışlardı" diyerek şüphelenmiş. Bir fırsat yaratıp komşu galericiye haberi uçurmuş. 

Bir gün önce 400 bin Avro’luk çek karşılığı arabayı satan galerici “Amman abicim, dolandırıldık. Tutun herifi!" diye yaygara koparmış. Hemen olay yerine gelmiş. Porsche'yi alan adamla tartışmaya başlamış. Tartışma büyümüş, polise intikal etmiş. Galericilerin şikayeti üzerine adam göz altına alınıp, nezarete konmuş. Pazartesi sabahı, galerici çekin karşılığını bankaya sorunca yıkılmış tabii. Çünkü çekin karşılığı varmış. Hemen polise durumu bildirmiş, şikayetini geri almış, adam serbest bırakılmış. Birkaç gün sonra her iki galeri sahibine de; "Suçsuz bir insanın haftasonunu nezarette geçirmesine sebebiyet vermek" iddiasiyla, bir milyon Avro’luk tazminat davası açıldığına dair tebligat  gelmiş.

Disiplini ile tanınan Alman yargıçlar "Siz, suçu kanıtlanmamış bir Alman vatandaşını boş yere iki gün nezarette yatmasına sebep oldunuz” diyerek bir milyon Avro tazminat ödemeye mahkum etmiş. Böylece adam 400 bin mark yatırarak bir milyon mark kazanmış. Yargısız infazla ilgili şehir efsanesi mi istiyorsun? Siz asıl bu efsanenin sonucuna bakın. Bizdekilere ne kadar da benziyor değil mi?