SÜLEYMANİYE, KYB-PKK İŞ BİRLİĞİ VE KİRLİ PLANLAR

Faruk AKTAŞ 25 Oca 2024

Faruk AKTAŞ
Tüm Yazıları
PKK'nın Kuzey Irak'ta, TSK üslerine yönelik saldırılarının ardından geçtiğimiz hafta TBMM Genel Kurulu'nda bölgedeki gelişmeler konusunda açıklamalarda bulunan Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın, "Süleymaniye'ye yönelik yaptırımlarımıza rağmen KYB, PKK'ya müzahir tutumunu değiştirmezse daha ileri tedbirler almakta tereddüt etmeyeceğiz" şeklindeki sözlerinin ardından sözler Süleymaniye'ye çevrildi.

MİT Başkanı İbrahim Kalın’ın önceki gün Bağdat’ta Irak Cumhurbaşkanı ve Başbakanı ile yaptığı görüşmelerde de ana gündem konusu yine PKK ve Süleymaniye idi.

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin dünkü Türkiye ziyaretindeki önemli gündem maddelerinden birisi de yine bu konuydu.

Kuzey Irak’ta Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ni oluşturan üç büyük vilayetten biri olan Süleymaniye’nin PKK konusunda neden bu kadar öne çıktığına bakmakta yarar var diye düşünüyorum.

2017 yılında hayatını kaybeden eski Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani’nin partisi Kürdistan Yurtseverler Birliği’nin (KYB) denetiminde olan Süleymaniye, Irak’ın en büyük vilayetlerinden birisi.

KYB’nin başında Talabani’nin büyük oğlu Bafıl Talabani var.

Bafıl Talabani, Temmuz 2021’de İran desteğiyle bir darbe ile Talabani’nin ölümünden bu yana KYB’nin başında bulunan Lahur Şeyh Cengi’yi indirerek Süleymaniye’nin kontrolünü eline aldı.

Bafıl Talabani KYB’nin başına geçtiği günden bu yana hızla denetimindeki bölgede PKK’ya alan açtı.

Süleymaniye’nin çevresindeki dağlık bölgelerde PKK’ya çok sayıda üs kurduruldu.

Kent merkezinde de PKK’nın ofis sayıları arttırıldı.

Örgüt yöneticilerinin kente girip çıkmalarına izin verildi hatta burada örgüte hastane bile tahsis edildi.

Bafıl Talabani’nin başta Cemil Bayık ve Duran Kalkan olmak üzere PKK’nın elebaşlarıyla sık sık görüştüğüne dair bilgiler mevcut.

Ayrıca birçok kez Kuzey Suriye’ye geçerek burada Suriye Demokratik Güçleri (SDG) adlı terör yapılanmasının başındaki Ferhat Abdi Şahin ile görüştüğü hatta PKK/YPG yöneticilerini Süleymaniye’de ağırladığı da biliniyor.

Geçtiğimiz Nisan ayında Süleymaniye’den havalandıktan kısa bir süre sonra düşen helikopter hatta kimi bilgilere göre iki helikopterin de KYB tarafından YPG’ye tahsis edildiğinin ortaya çıkması üzerine Ankara’nın Süleymaniye’ye yönelik tepkileri sertleşmeye başladı.

Türkiye, hava sahasını Süleymaniye’den uçuşlara kapattı ve o bu durum halen devam ediyor.

 

İRAN’IN HESAPLARI, McGURK’ÜN PLANLARI

Bafıl Talabani, Türkiye’ye karşı PKK’yı bu denli açık şekilde destekleme konusunda en büyük cesareti iki yerden alıyor; biri ABD, diğeri İran.

Lahur Cengi’ye karşı darbe yaptırarak onu KYB’nin başına geçirten güç Tahran.

Ama özellikle ABD’nin eski DEAŞ İle Mücadele Özel Temsilcisi Brett McGurk’ün ABD’nin Ortadoğu ve Kuzey Afrika masası sorumluluğuna getirilmesinden bu yana Bafıl Talabani önemli ölçüde Washington ile hareket etmeye başladı.

ABD ve İran her ne kadar İsrail ve zaman zaman başka konularda karşı karşıya geliyor gibi görünseler de her ikisinin de Türkiye’ye karşı PKK’nın desteklenmesi konusunda ortak hareket ettikleri görülüyor, biliniyor.

Özellikle Türkiye’ye karşı düşmanca yaklaşımları ve PKK’ya her türlü desteği vermesiyle bilinen McGurk, aynı zamanda ABD’de İran’a karşı ılımlı yaklaşım sergileyen isimlerden birisi.

Obama’nın ikinci döneminde DEAŞ İle Mücadele Özel Temsilcisi olarak bölgeye gönderilen McGurk’un en yoğun çabalarından birisi Kuzey Suriye’de PKK/YPG ile Barzanilere yakın Kürt grupları barıştırıp, birleştirip Irak ve Suriye’de bir terör devleti kurmaya yönelik oldu.

Ancak Türkiye’yi karşılarına almak istemeyen Barzanilerin ayak sürümeleriyle plan hayata geçirilemedi.

Trump döneminde McGurk’ün görevden alınmasıyla bu çabalar tümüyle rafa kaldırılmasa bile zayıfladı.

Trump’tan sonra gelen Biden’in ilk işlerinden birisi McGurk’ü terfi ettirerek üst düzey yetkilerle Ortadoğu ve Kuzey Afrika Masası Sorumlusu yapmak oldu.

Onun da, göreve gelir gelmez en önemli uğraşlarından birisi Kuzey Suriye’de başaramadığı planı, PKK/YPG ile KYB üzerinden hayata geçirmeye çalışmak oldu.

McGurk’ün Süleymaniye’de sık sık Bafıl Talabani ile görüştüğü hatta onu Kuzey Suriye’ye Ferhat Abdi Şahin ile görüşmeye kendisinin gönderdiği, her iki isimle de aynı anda birçok kez görüştüğü yönünde bilgiler mevcut.

Yani KYB’nin PKK/YPG ile ilişkilerinin bu dengi gelişmesinde McGurk’ün doğrudan etkisi, hatta planlayıcılığı söz konusu.

Hali hazırda Kuzey Irak’ta adım adım Barzanilerin KDP’sinin zayıflatılarak PKK ile iş birliği içindeki KYB’nin birinci haline getirilmesi ve eş zamanlı olarak Kuzey Suriye’de PKK/YPG’nin denetimindeki bölgelerin önce Süleymaniye ardından Kuzey Irak’ın tümüyle birleştirilerek bölgede PKK ve KYB ortaklığında bir terör devleti kurulmasının kaldırım taşları döşeniyor.

Kuzey Irak’taki Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nde hali hazırda birinci parti olan Barzanilerin KDP’si ile KYB’nin ortaklığında bir koalisyon var.

Kuzey Irak’ta, tarih henüz kesin olmamakla birlikte 25 Şubat’ta parlamento seçimlerinin yapılması öngörülüyor.

Bu seçimlerde KYB’nin birinci parti olması ve kendisi gibi PKK’ya yakın duran Goran ve Yeni Nesil Hareketi’nin desteğiyle hükümet kuracak yeterlilikte sandalye sayısına ulaşması halinde bu senaryonun hayata geçirilme olasılığı çok yüksek.

Geçtiğimiz Aralık ayında Irak’ta yapılan yerel seçimlerde Kerkük’te KYB’nin oylarını katlayarak arttırması ve neredeyse KDP’nin üç katına yakın oy olması, Parlamento seçimlerine ışık tutması açısından da ciddi risk barındırıyor.

Seçmenlerin tercihlerine müdahale edilmesi elbette söz konusu olamaz ancak ABD’de derin dehlizlerde planlanıp McGurk ve ekibinin öncülüğünde, KYB-PKK/YPG ortaklığında bir terör devleti kurma çabalarının önüne geçilmesi hem Türkiye’nin bekâsı hem de bölgenin huzur ve güvenliği açısından elzemdir.