KIVANÇ YOLUNDA...

Aslı SERTDEMİR 23 Mar 2024

Aslı SERTDEMİR
Tüm Yazıları
"Taş Kağıt Makas" dizisinin ilk dört bölümünü izledim. Çok beğendiğimi söyleyebilirim. Özellikle ilk iki bölümde, dizide verilen çaresizlik duygusunu iliklerime kadar hissettim.

Oyuncular inanılmaz yetenekli… Kast çok güzel seçilmiş, her bir oyuncu tek tek yerine oturmuş, rollerine sıkı sıkı bürünmüş. Ozan Güven’in ilk başta itici bulduğum tavırları, sonra sonra yerine oturuyor. O gıcıklığın yerini, sempati alıyor. “Acaba” dediğim Hande Ataizi bile, savcı koltuğuna iyi oturmuş.                                                                                         Fakat dizide öyle bir isim var ki… Onun her sahnesini soluksuz izliyorum. “Burak Yörük” dizide fırtınalar estiriyor. İşin aslı astarını söyleyecek olursam, Burak Yörük’ü Taş Kağıt Makas dizisiyle tanıdım. Onu daha önce rol aldığı hiçbir dizide, sinema filminde izlemedim. Önceki rollerinde nasıldı bilmem ama Taş Kağıt Makas dizisinde fırtınalar estiriyor.                                                                                                              Hatırlar mısınız, “Organize İşler 2” filminde Kıvanç Tatlıtuğ’un canlandırdığı “Sarı Saruhan” vardı… Sarı Saruhan da Organize İşler’de öne çıkan karakterlerden biriydi. Ve bence, gelmiş geçmiş en iyi Kıvanç Tatlıtuğ karakterlerinden biriydi. Şimdi Fecir’i yani Burak’ı izlerken, Sarı Saruhan‘ı görüyorum.                                                                                                                                                          Demedi demeyin, Burak Yörük’ün kaderi Taş Kağıt Makas dizisi ile değişti. “O” artık, yapımcıların ilk sıraya koyduğu isimlerden biri!

Leke tutmuyor!

Bu hafta sosyal medyada Kıvanç Tatlıtuğ’un bir kadınla samimi görüntüleri ortaya çıktı. Ki geçmişte de buna benzer bir görüntü çıkmıştı. Fakat ne hikmetse, hiç kimse ilgilenmedi. Bomba etkisi yaratacak bir haber, çok az insanın ilgisini çekti. Konu hiç dallanıp budaklanmadı, uzamadı. Yanlış anlaşılmasın, uzasın istediğimden değil ama… Çok daha az bilgiyle, çok daha önemsiz kişilerin günlerce linç edildiğine şahit olmuş biri olarak, bunun sebebini de merak ettim.                                                                                                      Ve biraz araştırdım… Sosyal medyaya düşen görüntülerin altındaki yorumları okuduğumda gördüm ki… Hiç kimse Kıvanç Tatlıtuğ’a “ihanet eden adam” etiketini kolay kolay yapıştıramıyor. Kimsenin içi elvermemiş, eli varıp da yazamamış “Kıvanç, aldatmıştır!”diye… Kıvanç’a yakıştıramıyorlar kötü, aldatan, ihanet eden adam etiketini.  Dünya üzerindeki her erkeğin aksine, Kıvanç Tatlıtuğ’u yalan söyleyen, ihanet eden, arkadan iş çeviren o çirkin erkeklerle aynı kefeye koyamamışlar.                          İhanet etmiş olabilir mi? Tabii ki bu da ihtimaller dahilinde, fakat kimse bu ihtimali düşünmek istemiyor. İşte böylesine temiz görülmek, Kıvanç Tatlıtuğ için yeryüzünde edineceği en büyük zafer.

Yıkın!

Bundan birkaç yıl önce Türk dizileri ve izleyenleri hakkındaki görüşüm çok başkaydı. Beğenmez, burun kıvırır, izleyenleri de aşağılayan bir tutumum vardı. Benim için Türk dizileri “Avrupa Yakası” ve Gülse Birsel’in birkaç işinden ibaretti. Diğer dizilerin fragmanını bile izlemeye tahammülüm yoktu.                                                                                                                                                      İki yıl önce birkaç dizi radarıma girdi. Meraktan ara ara izlemeye başladım. İzlediğim dizilerin sayıları her sezon artmaya başladı. Şimdi fark ediyorum ki, özellikle son üç yılda Türk yapımları güzel bir ivme kazandı. İnanılmaz güzel diziler yapılıyor. Çok güzel hikayeler, senaryolar yazılıyor. Ve en önemlisi de Hollywood oyuncularına taş çıkartacak yetenekler çıkıyor. Hatta gözlemlediğim kadarıyla, eski oyuncular bile bu çıkan yeni yeteneklere yetişmek için eğitimler alıp, oyunculuklarını bir üst seviyeye taşıyor.                                                                                                                                                                             Fakat altını tekrar çiziyorum, gözle görülen bu radikal değişim, gelişim son üç yılda oldu. Öncesi için hala aynı fikirdeyim! Bu inkar edilemez başarıya rağmen, hala Türk dizilerine burun kıvıran varsa, lütfen ön yargılarınızı yıkın!