İSTANBUL SEÇİMLERİ NE OLUR?

Prof. Dr. D. Murat DEMİRÖZ
Tüm Yazıları
Geçen yazıda makro iktisadi politikaların istikrara kavuşması için Mart 2024 seçimlerinin sonunu beklememiz gerektiğini söylemiştim.

Bunun sebebi Sayın Cumhurbaşkanı’nın bu seçimleri, özellikle İstanbul İBB Seçimini çok önemsemesidir. Kendisi bu seçimlerde ülke genelinde alınacak oy kadar İBB Başkanlığı’nın da alınmasını önemsiyor. Çünkü İstanbul bir siyaset efsanesi olarak kendisinin doğduğu ve ülke yönetimine yükseldiği şehir. İstanbul, hepimizin bildiği gibi, Türkiye’nin bütün renklerini barındıran ve Türkiye’nin hem iktisadi hem de kültürel olarak kalbi olan bir şehirdir. Sayın Cumhurbaşkanı bütün İstanbulluların sevdiği, hizmetleriyle andığı, mütevaziliği ve halktan yana duruşuyla benimsediği bir Belediye Başkanı’ydı. O İstanbullular için Başbakan ve Cumhurbaşkanı olmadan önce Tayyip Başkan’dı. Sayın Cumhurbaşkanı İstanbullu hemşerilerinden bu sevgiyi ve desteği alarak önüne çıkan bütün siyasi engelleri devirip bugünlere kadar gelen siyasi yolculuğunu sürdürdü. Bu yüzden İstanbul’u almak artık onun için şahsi bir iddia meselesi haline gelmiştir. Pekiyi alabilecek mi? Bugün sizlerle bir İstanbullu olarak samimi duygularımı paylaşacağım.

14 MAYIS 2023 İSTANBUL’DA SEÇİM SONUÇLARI NEYDİ?

14 Mayıs 2023 seçimlerinde İstanbul özelinde milletvekili seçim sonuçları kabaca bize partilerin oy dağılımı hakkında bir fikir verir: AK PARTİ %35,77, CHP %28.49, İYİ PARTİ %8,22, YSP %8,13, MHP %6,08 ve TİP %4,08. Bunlara %2’lik oyuyla Zafer Partisi’nin başı çektiği ATA İttifakını da ekleyelim. Seçimlere partilerin oy tabanları açısından bakınca aradan geçen 10 ay içinde ciddi değişimler olduğunu gözlemleyebiliriz. 

Açıklanan ve açıklanmayan birçok seçim anketi bulunmakta. Bu anketleri yapan kurum yetkililerinin ortak olduğu bazı noktalar var. Bunlardan ilki Zafer Partisi ve YRP’nin %5 bandında ayrı ayrı oy kitlelerine sahip olduğudur. İkinci ortak nokta İYİ Parti’nin hızla oy kaybettiğidir. Önce HDP, seçimde YSP ve şimdi DEM olarak tanımlanan siyasi hareketin oyları aynı kalmış görünmektedir. Bunlara dayanarak şahsi kanaatim şu şekilde oluştu:

YRP büyük oranda SP’nin oylarını (%1-1,5 arası) kendinde topladığı gibi %3,5 – 4 arasında bir seçmeni de AK Parti’den kendine çekmiştir. Zafer Partisi ise oylarını %3 arttırırken İYİ Parti seçmenini kendine çekmiştir. Artan hayat pahalılığı, çalışan emekçi kesimlerin içine girdiği zor durum ve yüksek enflasyon da AK Parti’nin oylarını tırtıklamaktadır. Ancak seçime AK Parti ve MHP ortak adayla girmektedir. Muhalefet cephesi ise dağılmıştır. Bu süreçte en çok zarar gören ve en fazla oy kaybeden parti bence İYİ Parti’dir. İYİ Parti başlı başına bir yazı konusudur ancak yayınlanan bütün anketlerde İYİ Parti adayının %1-2 arasında bir oya sahip olduğu görülmektedir. Benzeri şekilde milletvekili seçiminde %2-2,5 arası CHP seçmeni TİP’e oy vermiştir. Bence TİP’e gitmiş olan %2-2,5 arası oya sahip CHP seçmeni partisine geri dönecekken, İYİ Parti’ye oy vermiş %3-3,5’luk bir seçmen de CHP’ye geçecektir. Bu bağlamda genel seçimlerden bir projeksiyon yaparsak muhtemel seçim sonuçları şu şekilde olabilir: AK PARTİ + MHP = %37,35- 37,85, CHP =%33,5 -%34,5, DEM = 8-8,5, ZAFER = %5, YRP = %5, İYİ PARTİ = %2, TİP = %2. Toplamda %93-94 civarında bir oy çıkmaktadır. Gerisi de küçük parti ve bağımsızlardır. 

Tabii bu analiz İBB Başkanlık Seçimi için çok anlamlı olamaz. Ancak 10 ay önceki partilerin seçmen tabanlarından bir tahmin yapmak imkânı sağlar. Burada AK Parti ve CHP oyları arasında %4’lük bir fark vardır ve diğer partilerden, özellikle DEM, YRP ve Zafer Partisi seçmeninden, ne kadarını kendilerine çekecekleri çok önemlidir. Burada liderlik ve lider karizması öne çıkmaktadır. Zaten Sayın Cumhurbaşkanı’nı düşündüren nokta da burasıdır. Yani Sayın İmamoğlu…

İMAMOĞLU’NUN NASIL BİR LİDER?

İmamoğlu’nun bir siyasetçi olarak en önemli özelliği halkın sevgisini kazanmış olmasıdır. İstanbul’un çarşısında, pazarında, kalabalıkların içinde sürekli dolaşmakta ve girdiği her sokakta vatandaşların sevgisi ile karşılaşmaktadır. Vatandaşlara üstten bir bakışla değil, onlardan birisi gibi yaklaşmakta iken, özellikle,kadınların sevgisi ve ilgisi cidden dikkate değer bir biçim almıştır. Bu durum bana iki kişiyi hatırlatıyor: İstanbullu hemşerilerimizin sevgisi ve ilgisi, halktan bir adam olma imajı, halktan insanların anlayacağı bir dille konuşması, bütün bu özellikleri ile 1994 yılında İBB Başkanı olan genç Recep Tayyip Erdoğan’ı hatırlatıyor. Öte yanda projeciliği, çalışkanlığı, inatla hedefine odaklanması, hazır cevap ve nüktedan olması ve teşkilatçılığı ile rahmeti Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel’i çok andırıyor. Tabii ki, 2024 İstanbul’u ne 1970’lerin Türkiye’sine ne de 1994’ün İstanbul’una benzemektedir. İnsan profili, şehrin ölçeği, iktisadi ve sosyal ihtiyaçlar tamamen değişmiştir. İşte bu değişen şartlarda hem Erdoğan hem de Demirel’in özelliklerini kendisinde birleştirip bu şartlara uygun bir senteze dönüştüren bir lider profiliyle karşı karşıyayız. Onun için yapılan anketlerde Sayın İmamoğlu, yukarıdaki hesabımızın tersine AK Parti adayı Sayın Kurum’un %4-5 oranla önünde görünmektedir.  

KURUM BİR LİDER DEĞİL, TEKNOKRAT!

Normal bir zamanda olsa, yani yüksek enflasyon, hayat pahalılığı ve geçinme problemi olmasa, ülke nüfusunun beşte biri kadar (yaklaşık 13 milyon) sığınmacıyla dolmuş olmasa ve en önemlisi karşısında anadan doğma bir siyasetçi (Sayın İmamoğlu) olmasa AK Parti için İstanbul’da Sayın Murat Kurum ideal bir adaydı. En önemli özelliği bir zincirin parçası olarak çalışma, verilen görevler çerçevesinde mesai sarf etme olan Sayın Kurum teknokrat bir isimdir. Ancak şartlar İstanbul seçimi için karizmatik, siyasi aurası kuvvetli, hitabeti ve enerjisi ile halkı cezbeden bir politikacıya, yani bir lidere ihtiyaç vardır. Maalesef AK Parti içinde liderlik karizması olan, “Düşün peşime!”, deyince milleti peşinde sürükleyecek bir isim sadece Sayın Cumhurbaşkanı’dır. Diğer isimleri görev adamı olarak tanımlayabiliriz. Bu kadar önemli işinin arasında, Türkiye’nin çok önemli meseleleri için çalışırken bir de sokak sokak, mahalle mahalle seçim hengâmesine girmesini Sayın Cumhurbaşkanı’ndan beklemek insafsızlık olur. Ancak görünen o ki, seçime iki hafta kala, Sayın Cumhurbaşkanı meydanlara inmek zorunda kalacaktır. 

SONUÇ NE OLUR?

Bana göre, eğer Sayın Cumhurbaşkanı olmasa, mevcut şartlarda Sayın Kurum’un Sayın İmamoğlu karşısında hiçbir şansı yoktur. İstanbullular Sayın İmamoğlu’nu evlerinin, mahallelerinin bir ferdi gibi sevmektedirler. Ancak milletin teveccühüne nail olan ve bunu yirmi yıldır da ispatlamış olan Sayın Cumhurbaşkanı’nın varlığı dengeleri değiştirmektedir. Ben bu yüzden şu an için seçimi ortada görüyorum. Seçime kadar kalan bir ay içinde iki taraftan biri vahim bir hata yapmazsa DEM, YRP ve ZP taraftarlarının oyları sonucu belirleyecek. Yine de seçim foto finişle biter gider tahmin ediyorum. Eğer taraflardan biri vahim bir hata yaparsa, diğer taraf açık farkla kazanır. Bekleyip göreceğiz.