Malumunuz ekranlar yeni bir sezona daha ‘’merhaba’’ dedi. Yeni diziler, programlar ve devam eden projelerin yeni sezonları ekranlara döndü. Başlayan dizilerden biri de ‘’Bambaşka Biri’. Bu hafta ilk bölümü FOX TV’de yayınlandı. Kadrosunda; Hande Erçel, Burak Deniz, Cem Davran, Menderes Samancılar gibi birçok isim yer alıyor. Dizinin ilk bölümü yayınlandıktan sonra özellikle sosyal medya tek ağız olmuş gibi Hande Erçel’i konuştu… Ve bu konuşma hiç yersiz değildi. Tabii ki tüm söylenen lafların üstüne, benim de edecek iki kelamım var… Hande güzel, alımlı, havalı… Magazinden düşmüyor, takip edeni çok, Ortadoğu beğeniyor. Ama berbat bir oyuncu! Reytingi, takipçisi çok, diye… Güzel resim veriyor diye…  Magazinlerde boy boy haberleri çıkıyor, diye… Oyunculuğu ile diziyi mahvedecek kapasitedeki birini, hangi akla hizmet projende oynatırsın? Üstelik savcı olarak! Bana göre; Hande, kötü bir oyucu değil! Geçmişte nece kötü oyuncu da gördük. Hepsi yıllar içinde kendini geliştirdi, değiştirdi, dönüştürdü. Bazıları bugün hatırı sayılır karakterleri canlandırıyorlar. Bundan sebep, Hande kötü bir oyuncudan da kötü durumda… O yeteneksiz!  

İzleyin!

Cannes’ın ‘’Belirli Bir Bakış’’ bölümünde büyük ödülü kapan, How to Have Sex’in (Nasıl Seks Yapacağız?) filminin, ilk fragmanını izlediniz mi? Eğer henüz izlemediyseniz, hemen şimdi izleyin derim. Çünkü bu film gençlik, cinsellik ve taciz gibi hassas konuları cesurca ele alan, sarsıcı ve etkileyici bir yapım.

Film, Molly Manning Walker’ın ilk uzun metraj denemesi. Kendisi daha önce kısa filmleriyle tanınan başarılı bir görüntü yönetmeni. How to Have Sex de bu başarısını perçinliyor. Akran baskısı, ilk seks deneyimi, cinsel taciz ve rıza gibi konular filmde soğukkanlı bir biçimde işleniyor.

Film, Cannes’da büyük ödülün yanı sıra, diğer festivallerde de büyük ilgi gördü. Özellikle filmdeki sinematografi çok beğenildi. Oyuncu kadrosu da çok başarılı… Başroldeki Mia McKenna-Bruce’u Vampire Academy ve Get Even gibi dizilerden hatırlayabilirsiniz.

Film, 3 Kasım’da Birleşik Krallık’ta vizyona girecek. Türkiye’deki vizyon tarihi ise henüz belli değil ama Ayvalık Uluslararası Film Festivali’nde gösterilecekmiş. Kaçırmayın, izleyin!

Bilmem anlatabildim mi?

Bugün size farklı bir diyetten bahsetmek istiyorum. Sosyal medya diyeti… Bu diyet, sosyal medya platformlarının kullanımını azaltmayı amaçlıyor. Çünkü hepimiz, hayatımızın büyük bir bölümünü orada geçirir olduk. Fazla kullanınca da zamanımızı, enerjimizi ve ruh sağlığımızı bozduk. Sosyal medyada saatlerce takılırken, aslında hayatımızdan çalıyoruz. Hem de ne için? Başkalarının mutluluklarına, haberlerine, kavgalarına ve dedikodularına bakmak için. 

Bu diyeti uygularken, bir süre sosyal medya platformlarından uzak durmak veya kullanım süresini kısmak gerekiyor. Ayrıca, içerikleri daha bilinçli bir şekilde seçmek, takip ettiğiniz hesapları temizlemek ve platformlarda daha olumlu etkileşimlerde bulunmak da diyetin bir parçası.

Yani bu rejim bize, ‘’Porsiyonları küçültün, az yiyin, ‘’ diyor… ‘’Sahte hesaplardan kim ne yapmış diye bakmayın, gaz yapıyor, şişiyorsunuz!’’ diyor. ‘’Böyle devam ederseniz… Sindirim problemleri yaşama, obez olma ihtimaliz yüksek.’’ diyor.