TIKANMA

Mehmet Arif DEMİR
Tüm Yazıları
​Altyapı ve öz kaynak düzeninin yaşadığı en önemli sıkıntının; A takıma adapte olamama ve alt yaş gruplarında tecrübe edilenle, gerçek hayatın başka dünyalar olduğu realitesidir.

Altyapı ve öz kaynak düzeninin yaşadığı en önemli sıkıntının; A takıma adapte olamama ve alt yaş gruplarında tecrübe edilenle, gerçek hayatın başka dünyalar olduğu realitesidir. Bizim, alt yaş kategorisinde uluslararası başarıları olan evlatlarımızın, turnuvalardan sonra kaybolup gitmeleri ve istikrarsız gelişim seyirleri ile ilgili yüzlerce hikâye vardır eğitici/yetiştirici hocalarımızın belleğinde.

Eğitim sistemimizin ve çevresel şartların dayatmasıyla; kişisel ve bilişsel gelişimleri tamamlanmadan belli seviyelere çıkan delikanlılar bir süre sonra kaybolup gidiyorlar. Profesyonel hayatın ve getirisinin nasıl yönetileceğini bilmedikleri için; arabaya, eve, saate, sevgiliye, mücevhere para ayırırken, kendilerine yatırım yapmayı ihmal ediyor/bilmiyorlar. 

Ülkemizin sportif gerçeklerinden birisi de 18-22 yaş arasında kaybolup giden yüzlerce aday yetenek olduğudur. Gençler ve aileleri bu dönemde nasıl bir hayat yaşamaları gerektiğini bilmediği için “lay lay lom” bir yaşantı, “Güzel ve Yalnız Ülkemizde” elması kömüre çevirebiliyor.

Uğruna savaşacak bir şeyler bulana kadar, bir şeylere karşı savaşmayı seçersin.” der, Chuck Palahniuk “Tıkanma” adlı çokça tartışılan eserinde. Bizim evlatlarımız da yetiştirilme tarzlarından olsa gerek; bir amaç, bir ideal, bir ülkü taşımadıkları için ne bulurlarsa onunla savaşır ve enerjisini böylece boşaltırlar. Kariyerleri için en kıymetli üç-dört sene ziyan olur gider.

Bursaspor altyapısında yetişip Ada’ya Manchester City’ye giden ve biraz daha pişsin diye Hollanda’ya staja gönderilen Enes ÜNAL bu senenin en iyi çıkış yapan oyuncularından. Profesyonel bir destek ve işini bilen bir organizasyonun elinde bu olumlu çizgiyi yakalayıp, sürdürüyor, Türkiye’de kalsa kimbilir kaçıncı hoca elinde Bursa’da ne gelişebilir ne de bir milim ilerleyebilirdi. Bakınız: bir dolu örnek Liglerimizden.

Beşiktaşımızı saf dışı bırakıp yarı finalde Ajax ile eşleşen OL’nin ilk maçta yaşadıkları ibretliktir hepimiz için. Hollanda temsilcisi Ajax’ın defansının yaş ortalaması 19,5 (ondokuz buçuk), kalecisi 3 Mayıs’ta 21 yaşına bastı. Futbol dersi gibiydi adeta. İçimizin yağları eridi oynanan oyunu izledikçe (ve Lyon’un kepaze oluşunu gördükçe.) Eğitim sistemimiz ve gençlerimize verdiğimiz “hayat bilgisi” bu seviyede ve bu içerikte kaldığı müddetçe bizim ağzımızın suyu daha çok akar TV karşısında. Oysa 5 Kasım 2015’de, yani bir buçuk sene önce Fenerbahçe bu “çoluk-çocuğu” Avrupa Ligi’nde gol yemeden elemiş ve kalifiye olmuştu. Aradan geçen zaman herkese adil (! )davranmış, bizim kulübümüz borç içinde yüzerken ve UEFA Fair Play kıskacı ile sarmalanmışken, “eloğlu” yatırımının karşılığını fazlasıyla almaya başlamıştı. Sadece Kasper DOLBERG’in 50 Milyon € etiket fiyatı var, anlayın gerisini.

Bu “Güzel Ülke” sınırları içinde olsalar, o çoluk-çocuk da yedek kulübesinde paslanır, idman topçusu olarak kaybolur giderlerdi emin olun. Kimi zaman ıskartaya çıkmış 2.- 3. Sınıf futbolcuların arkasında forma şansı bulmak için bekleşir durur, kimi zaman da alt liglere ekmek parası peşinde koşmaya giderlerdi. Allah’tan yolları Hollanda’ya düştü de “yırttılar”. Herşeyi değiştirmeye bir yerlerden başlamamız lazım.

İyi bir hafta diliyorum.