TEPÜK

Mehmet Arif DEMİR
Tüm Yazıları
​Büyük Türk Dil Bilimcisi Kaşgarlı Mahmut, Divan-ı Lügat-ül Türk adlı eşsiz eserinde; yaklaşık 10 asır önce, erkek çocuklarının beraberce oynadığı, günümüz futbolunun atası sayılabilecek bir oyundan bahseder ve Lügat'inde bunu TEPÜK olarak tanımlar.

Büyük Türk Dil Bilimcisi Kaşgarlı Mahmut, Divan-ı Lügat-ül Türk adlı eşsiz eserinde; yaklaşık 10 asır önce, erkek çocuklarının beraberce oynadığı, günümüz futbolunun atası sayılabilecek bir oyundan bahseder ve Lügat’inde bunu TEPÜK olarak tanımlar. Onun tanımıyla Tepük; kurşun madeninin ağırşak denilen tekerlek benzeri bir şekilde eritilmesi ve üzerine keçi kılı gibi şeylerle sarmalanması sonucu elde edilen yuvarlak bir nesne (top) ile düzlük alanlarda oynanmasına deniliyordu. Yöresel olarak kadın-erkek beraber oynandığından bahsedildiği gibi;  tepük, tepik, teppük söyleyişlerini de kayıtlarda görebiliyoruz, 

Orta Asya’dan Anadolu’ya göç sırasında, muhtemelen o günlerin hengamesi arasında unutulan bir çok detay gibi bu oyun da hatıralarımızda kaldı. Daha yakın zamanlarda oynarken şimdiki nesle aktaramadığımız aşık gibi, misket gibi, topaç gibi oyunlar da geçmişimizin tozlanan raflarındaki yerlerinde tepük’e eşlik etmekteler.

Hafta içinde oynanan Şampiyonlar Ligi son 16 öncesi Knock-out (Nakavt) turu maçlarını (Bayer Leverkusen-Athletico Madrid ve Manchester City-Monaco) 90’ar dakika izledikten sonra Avrupa Futbolu ile bizim ülkemizde oynanan oyun açısından, ne kadar farklı dünyalara ait olduğumuz çıktı ortaya bir kez daha. Onların oynadığı futbol ise bizim oynadığımız olsa olsa tepük olurdu yani. Şampiyonlar Ligi seviyesinde iki maçta atılan 14 gol ve girilen onlarca pozisyon sonunda seyredenler olarak yaşadığımız travma kolay atlatılır gibi değil. Yayıncı kuruluşlar (TRT-TİVİBU) sağ olsunlar iyi ki varlar ve iyi ki bu maçları bir şekilde evlerimizde izleyebiliyoruz.

Futbol ile tepük arasındaki makas o kadar açıldı ki; ligimizin yayıncısı Katarlı kardeşlerimiz haksız rekabet şikayetiyle tahkim’e gitseler yeridir. Hem yüzlerce milyon €uro ver ihaleyi al, hem de pazarladığın ürün futbol değil tepük olsun. Üzgünüm Leyla!

İnşa edilmekte olan 21 yeni stat ve bunların çevrelerinde yer alan tesislerle birlikte en azından bir konuda evrensel standardı yakalamış oluyoruz. Spor Okulları ve Futbol Liseleri’nin de projelendirilmesi ile (genç nüfusumuzun dinamizmini çağdaş eğitim düzeyiyle buluşturduğumuzda) bir aşama daha sağlamış olacağız. Geriye kalacak üç nalla bir at bulmak.

Gazi Meclisimizde çıkarılmak üzere –uzunca- bir süredir bekleyen Futbol Kulüpleri Kanunu ve buna bağlı olarak yürürlüğe girmesi gereken birçok yönetmelik ve uygulama, çözüm umuduyla siyasi irade tarafından hazırlandı. Fakat özellikle yerel siyasetçiler ve bazı büyük(!) kulüp başkanları müteselsil sorumluluk altına girmek istemedikleri için süreci sulandırmaya çalışıyorlar. Önce 15 Temmuz, ardından Anayasa Referandumu derken bir türlü gündemde sıra futbola gelemedi. İnşallah bu bahar bu konuda da bir rahatlama sağlanır.

Tüm dünyayı tepük oynamaya ikna edemeyeceğimize göre, bizler futbol oynamak için gereken şartları sağlasak ve bir an önce futbol oynamaya başlasak iyi olacak. Yoksa gene “eller Ay’a, biz yaya” kalakalacağız.

Avrupa Ligi’nde Beşiktaşımıza Olympiacos karşısında başarılar diliyorum. İyi hafta sonları…