SIRADA ADA VAR

Mehmet Arif DEMİR
Tüm Yazıları
​Müflis bir asilzâdenin son bir iki parça gümüş ve antikayı da satıp, kış için yakacak odun almasını hikâye etse Müsâhipzade Celal Efendi; ancak bu kadar komik ve dramatik anlatabilirdi.

Müflis bir asilzâdenin son bir iki parça gümüş ve antikayı da satıp, kış için yakacak odun almasını hikâye etse Müsâhipzade Celal Efendi; ancak bu kadar komik ve dramatik anlatabilirdi.

Asırlık Çınar Galatasaray’da; hesapsız-kitapsız transferler, savrulan milyon €urolar, çilekler, portakallar derken banka borçları faizinin faizine yılda 30 Milyon €uro ödemek duvara toslamanın “Frenkçe”siydi zaten.

Beykoz İlçesi sınırları içerisinde ve denize nazır bir yerde Riva’da bulunan çok kıymetli gayr-ı menkul, “derin” Galatasaraylı Selahattin BEYAZIT tarafından 1971 yılında kulüp envanterine dahil edilmişti. Büyük bir ileri görüşlülükle edinilen o mülk bugün can simidi oldu camia için. 

Florya sahiline iki adım mesafede adeta leb-i derya bir mevkide bulunan Galatasaray Spor Kulübü Tesisleri de konunun uzmanlarınca paha biçilemez olarak değerlendiriliyordu. Bir paket halinde Riva ile birlikte değerlendirilmesi planlanmaktaydı. Ne var ki tapu kayıtları birazcık kurcalanınca 89 dönümlük arazinin 22 dönümü Galatasaray’a geri kalanı ise Hazine’ye ait olduğu ortaya çıktı. Yani dörtte bir arazi tapulu, gerisi fuzuli işgal altındaydı. İmar durumu da yeşil alan olarak görülüyordu, yapılaşma sınırı vardı. 

İmdada Emlak Konut yetişti. Sn. Cumhurbaşkanımızın destekleriyle problemler bir bir çözüldü ve Riva ile Florya arazilerinin satışına dair sözleşme taraflar arasında akdedildi. Galatasaray 508 Milyon TL’lik bir kaynağa bu sayede kavuştu. Drahoma olarak da yılan hikâyesine dönen Seyrantepe Stadı üst kullanım hakları Galatasaray’a verildi.

Adnan Polat’tan itibaren hemen hemen her başkan bu âtıl değerleri pasiften aktife çevirmek için kafa patlatmış kendince belli mesafeler almıştı. Hatta “Bay Çilek” Ünsal Başkan bile kazanılmış hakları kaybetmemek için Riva arazisinde geçici şantiye kurdurmuş, törenle temel atmıştı. Dursun Başkan da başkan olduğu ilk günden itibaren spor yöneticiliği işini kardeşine devrederek mali konulara konsantre olmuştu, bu gelinen noktada futbol takımı başta olma üzere branşlarda genel bir başarısızlık söz konusu olsa bile, Genel Kurul tarafından verilen yetki başkan tarafından bihakkın kullanılmış ve taahhütler yerine getirilmişti.

Gelelim zurnanın “zırt” dediği yere; 2020 yılına kadar 5 taksit halinde kasaya girecek olan 508 Milyon TL’lik bir değer nasıl olduysa 340 Milyon TL’ye “kırdırıldı”. Piyasanın güçlü faktoring şirketlerinden birisi tarafından, vadeli 508 Milyon TL, peşin 340 Milyon TL’ye satın alındı. Bu hizmetin karşılığı da 168 Milyon TL olarak faktoring şirketinin kasasına girdi. Galatasaray da 2020’ye kadar beklememiş oldu. Beklemedi de ne oldu derseniz; oraya değdi, buraya değmedi misali uçan kuşa borcu olan kulüp (hatta Florya’daki bakkala-manava bile borçlu olduğu söylenirdi muhabir arkadaşlar tarafından) kasasına ancak 10 Milyon TL koyabildi.

Bu iki şehir efsanesini de tükettikten sonra elinde avucunda kala kala bir Kuruçeşme’deki Ada kaldı. Bakalım ona ne zaman sıra gelecek?  -Bu gidişle pek uzak değil.

İyi bir hafta sonu diliyorum.