Ülkemiz Atatürk'ün vefatından sonra demokrasiye geçiş dönemleri, anayasal reformlar, darbelerle inişli çıkışlı dönemleri yaşadı.
Atatürk'ün devrimci yönünün Osmanlı modernleşmesi hızının çok ötesinde ve radikalce olduğunu da görmemiz gerekiyor.
Bilindiği gibi Balkanlar'dan gelenler, Avrupa'ya yakınlığından mı bilinmez ama modern Cumhuriyetimizde başta fikirleri olmak üzere ticaret ve bürokrasi hayatının belirleyici unsurları olmuşlardır.
Taşra milliyetçiliği ise adından da anlaşılacağı gibi, köyde ve gerçek kentte olamayıp, arada taşrada kalan mülksüz ve lümpenlerin sınıfsal olarak da yıkıcı milliyetçiliği olarak gözükmektedir.
Daha küçükken yaşıma göre ileri seviyede okuduğum Osmanlı tarihi, romanları ve padişahlara duyduğum hayranlığı henüz milliyetçilik ile irtibatlandıramamıştım.
Katip Çelebî, İslâm'ın ilk dönemlerinde aklî ilimlere karşı olumsuz bir bakış açısı olduğunu, ancak bu düşünceden hareketle bunların dine aykırı olduğu yönünde bir sonuca gidilmemesi gerektiğini belirterek, daha sonraki dönemlerde her bilimin öneminin fark edilip felsefe geleneği ile din bilimlerini metodolojik bir bütünlük ve özgünlük içinde buluşturan büyük bilginler yetiştiğini ifade etmektedir.
Yunan düşüncesinin oluşmasında mitoloji ve destanların temel yansımaları vardır.
Hayatın anlamı nedir? Yokluk ve hiçlik arasında farklar nelerdir? Hakikat nedir, parçalanması mümkün müdür?