SENE-İ DEVRİYE

Mehmet Arif DEMİR
Tüm Yazıları
Eskilerin sıkça kullandıkları, gittikçe daha az duyulur olan bir sözcükcük " sene-i devriye".

Eskilerin sıkça kullandıkları, gittikçe daha az duyulur olan bir sözcükcük “ sene-i devriye”. Bir şeyin anısı, hatırası söz konusu olunca üzerinden geçen yılları ve yıldönümlerini anlatmak için kullanılır genellikle.

4 Nisan 2017 Salı günü de ülkemizin güzide kulüplerinden birisini, Rize’den Trabzon’a getiren takım otobüsüne yapılan silahlı saldırının sene-i devriyesiydi. 2015 Yılının 4 Nisan Pazar gecesi, Trabzon İli, Sürmene İlçesi, Balıklı Mahallesi sınırları içerisinde, Şoför Ufuk KIRAN’ın kullandığı otobüse silahlı bir saldırı düzenlendi. O gün bu gündür ne saldırgan ne de bir iz bulunabilmiş değil.

Saldırı sırasında yaralanan Şoför Ufuk KIRAN’ın son bir gayretle frenlere asılarak durdurduğu otobüs, büyük bir şans eseri kontrolden çıkıp uçuruma yuvarlanmadı. Yoksa (Allah Muhafaza) 40’tan fazla insan için yas tutuyor olacaktık her 4 Nisan sene-i devriyesinde.

İstihbarat, emniyet ve asayiş konularında çok hassas olan Kamu Otoritemiz, aradan geçen iki sene boyunca bu konuyla ilgili bir arpa boyu bile ilerleyemedi ilginç şekilde. Olayın hemen akabinde zanlılarla ilgili olarak alınmak istenen “haberleşmenin takibi” telefon dinleme kararına karşı çıkan Hâkimin, görevde bulunan İlçe Emniyet Müdürü ve Yardımcısı ile olayı soruşturan/karartan Cumhuriyet Savcısı ve Emniyet Baş Komiserinin, görevli Mahalle Bekçisinin, Cinayet Büro Amirinin, Paralel Devlet Yapılanması üyesi olarak 15 Temmuz’dan sonra tutuklanmaları olayın sebep-sonuç örgüsü hakkında kafaları daha da karıştırdı.

Simon KUPER’in dediği sözü bir kez daha hatırlamanın tam zamanı: “Futbol asla sadece futbol değildir” , “Bir oyun milyarlarca insan için önemli olduğu takdirde sadece bir oyun olmaktan çıkar”, diyen Simon KUPER, en nihayet şu hükme varıyor: “Futbol asla sadece futbol değildir. Savaşlar çıkmasına ve devrimler yapılmasına neden olur, mafyayı ve diktatörleri âdeta büyüler.” Bu haklı tespitlerin ışığında, konuyu Fenerbahçe- Trabzonspor parantezinde değerlendirmek safdillik olacaktır. Yerel işbirlikçiler ve iltisaklar olsa dahi konu “kendini bilmez üç-beş fanatik” klişesinin ötesinde ve arka fonunda camialar arasındaki alerjik durumlara rağmen, başka bir boyut/nitelik taşımaktadır. 15 Temmuz’a giden yolda denenen değişik bir enstrüman olarak okumak mümkündür. Hrant DİNK cinayetini planlayıp, hevesli birkaç saftirike icra ettirenlerle, bu saldırıyı kotaranların aynı zihinsel koda sahip oldukları uzaktan bile anlaşılmaktadır.

Şimdi Devletimize düşen; soğukkanlı bir şekilde konunun üzerine gidip, ucu nereye ve kime varırsa varsın, kamuoyunu gerçeklerle baş başa bırakmaktır.

Size, Thomas Stearns ELIOT’tan şiirler yazıp “Nisan ki en zâlimidir ayların” diye romantik takılamadığım, Emirgan Korusu’ndaki Lale Festivali’nden bahsedip, Bahar mevsimine güzellemeler yapamadığım için üzgünüm ama ortada aydınlatılmayı bekleyen bir fail-i meçhul dururken; balık hafızalı olamadım.

İyi bir hafta sonu diliyorum.