Asalak sınıfın ekonomi politiğinden bahsettiğim yazıdan sonra sınıf çatışmasının nasıl bir şey olduğundan bahsetmem farz-ı ayn olmuştu.
Daha önceki yazılarda gösteriş tüketimi kavramından bahsetmiştim.
Türkiye Varlık Fonu'nun kuruluşunun ikinci amacının "sürdürülebilir büyüme" olması gerektiğinden ve bu sürdürülebilir büyümeyi sağlayacak nesnel koşullar oluşturulduğu takdirde, hem fonun değerinin artacağından hem de Türkiye'nin büyüme ve kalkınma maliyeti azalacağından bahsetmiştik.
Bu haftaya damgasını vuran gelişme Varlık Fonu'nun ihdası oldu.
Bir Allah dostu, bir tanıdığıma "Müslüman ince insandır; derviş ise ince Müslümandır.", demiş.
Geçenlerde bir ortamda emekli bir amca şöyle bir soru sordu: "Ya evlat, bu rating kuruluşları ne iş? Niye Türkiye'ye bu kadar düşmanlar?". Halkımızın çoğunda bu algının oluştuğunu görüyoruz. Tabii ki, iktisadi aktörler, olaylar ve kurumlar bu kadar basit, komplo teorisi benzeri yaklaşımlarla ifade edilemez.
Avrupa Birliği bir soğuk savaş projesi olarak siyasi bir temele dayanır.
Grafikte kırmızı kalın çizgilerle gösterilen ve "köşeli bir s" gibi görülen rezerv arzı ve faiz koridorudur. Mavi renkli aşağı doğru eğimli kalın çizgi bugünkü rezerv talebini (T), mavi renkli aşağı doğru eğimli kesikli çizgi de gelecekteki tahmini rezerv talebini (T') göstermektedir. Dikey eksende faiz, yatay eksende de bankaların arz ve talep ettikleri nakit rezerv miktarı bulunmaktadır. Bu rezerv miktarı parasal tabanın önemli bir kısmını oluşturmaktadır.