Çarşamba günü Rusya ile oynayacağımız hazırlık maçının ardından 5 Eylül Pazartesi günü Hırvatistan  grup eleme maçı ile 2018 FIFA Dünya Kupası elemelerine başlıyoruz. Yeni başlayan lig maçlarına biraz ara verip bu iki maçı milletçe biraz buruk bir heyecanla beklemekteyiz. İyi başlayamadığımız halde ÇEKYA galibiyeti ile pırıltılı bir veda ettiğimiz FRANSA 2016’nın ardından 2018’in ev sahibi Rusya’yı Antalya’da misafir edeceğimiz ilk hazırlık maçı mevcut halimizi görmemize yarayacak. Ev sahibi olma avantajı ile elemeleri pas geçecek olan Kuzey Komşumuz bu boşluğu yenilenme ve kuşak değişimi için bir fırsat olarak kullanmaya hazırlanıyor. Galibiyet yüzü göremeden Fransa’dan döndükten sonra işbaşı yapan yeni hocaları Stanislav Çerkesov liderliğinde oldukça geniş bir altyapı/üstyapı havuzundan derledikleri derin kadrolarını yoğurmaya bizimle başlayacaklar.

Suriye sınırında düşürülen Rus Uçağı’nın açtığı yaraların sarılması için gösterilen özel gayretlere ilaveten maçın Antalya’da oynanması da ayrıca sembolik olarak önemli. Üst düzey bir protokol katılımı beklenen maçın diplomatik önemi sportif önemini gölgede bırakıyor. (Bu ise bize seyir zevki yüksek ve bol gollü bir maç müjdeliyor.)

Gelecek vaadeden ve Avrupa altyapısı almış oyuncuların Türk Milli Takımı’nın omurgasını oluşturduğu, pas bağlantıları ve yardımlaşmaları üst düzeyde,  kamuoyu ve tribünlerle barışık, iddialı bir jenerasyon hepimizin arzusu. Gerilimden beslenen motivasyonu ve kaotik bir oyun düzeni yerine; planlı, programlı, reel hedefleri olan, bir oyun planını ve varyantlarını en güzel şekilde icra edebilen, sportif amaçları pozitif olan bir milli takım bekliyor spor kamuoyu. ÇEKYA maçında bunun ilk işaretlerini görmekle birlikte Fatih Hoca’nın bu sefer gerçekten “şapkadan tavşan çıkarmasını” bekliyoruz. Rusya maçı da bu çabaya ne kadar yakın/ne kadar uzak olduğumuzun bir vitrini olacak. Hırvatistan maçı ise psikolojik olarak geçilmesi gereken bir eşik bizim için. Akılların bir köşesinde Hırvatistan’ın bize top dahi göstermeden yendiği Euro 2016’daki son maçımız var. Bu turnuvaya deplasmanda başlayacaksak; en zor deplasmanımızı ilk maçta oynamak anlaşılabilir bir tercih olmakla birlikte Kıta Avrupası ve Ülkemizde Lig organizasyonlarının yeni başlaması, transfer sezonunun geç bitmesi futbolcularımızın form durumlarını olumsuz etkiliyor “Başlamak, bitirmenin yarısıdır”, “nasıl başlarsa öyle gider” dağarcığımızdaki atasözlerinden. Bir de “umut fakirin ekmeği, ye Memet ye” var. Başarılar Milli Takım…