MERCİDABIK'TAN CERABLUS'A

Ekin GÜN 28 Ağu 2016

Ekin GÜN
Tüm Yazıları
Mercidabık, Ortadoğu'yu Osmanlı toprağı yapan önemli muharebelerden biriydi. Cerablus'un yakınlarındaki Mercidabık Ovası'nda elde edilen zafer sonucu Filistin, Lübnan ve Suriye Osmanlı'nın topraklarına katılmış, Yavuz Sultan Selim de önemli bir başarıya imza atmıştı.

Mercidabık, Ortadoğu’yu Osmanlı toprağı yapan önemli muharebelerden biriydi. Cerablus’un yakınlarındaki Mercidabık Ovası’nda elde edilen zafer sonucu Filistin, Lübnan ve Suriye Osmanlı’nın topraklarına katılmış, Yavuz Sultan Selim de önemli bir başarıya imza atmıştı. Bundan tam 500 sene sonra yine bir 24 Ağustos günü gerçekleştirilen Cerablus operasyonunun bu sembolik değerinin yanında Türkiye’nin elde ettiği kazanımlar ve dış politikadaki aktörleşme süreci bakımından önemleri bir hayli büyük.

Türkiye 15 Temmuz’daki FETÖ darbe girişimini atlattıktan sonra dış politikadaki ilk hamlesini Rusya ile ilişkilerini normalleşme safhasına sokarak ve bir dizi anlaşmalarla beraber denge politikasını ortaya koyarak hayata geçirmişti. Zaten bakıldığında Türkiye’nin Rusya ile ilişkilerini düzeltmesinden sonra yaşadığımız terör olayları Türkiye’nin politikasından ötürü küresel merkezlerin rahatsızlığını gösteriyordu.

Kaldı ki Türkiye’nin dost ülke sayısını artırması Suriye’de kartların yeniden dağıtıldığını ve değişen dengeleri gözler önüne seriyordu. Özellikle ilk kez Esed’in YPG’yi bombalamasıyla birlikte ABD’nin bölgede PYD’yi destekleyen tek ülke haline gelmesi hızlı değişen koşullardan biriydi. Cerablus operasyonu her ne kadar DAEŞ’e yönelik olsa da operasyon adının Fırat Kalkanı olması harekâtın sadece DAEŞ’e yönelik olmadığını aynı zamanda PYD’ye de yönelik olduğunu bizlere gösteriyordu. Özellikle Türkiye’nin en başından bu yana kırmızı çizgisi olan Fırat’ın batısına YPG’nin geçmeyeceğini her fırsatta ifade etmesi bilinen bir gerçekti. Bununla birlikte Suriye’nin toprak bütünlüğü korunması hususunu da Türkiye kararlı bir şekilde her fırsatta dile getiriyordu.

ABD’nin PYD’yi Suriye’de desteklemesi DAEŞ’le mücadele bahanesiydi. Ama işin gerçek yüzüne bakıldığında PYD’nin DAEŞ’le mücadele etmediğini bilakis ABD, DAEŞ üzerinden “meşruiyet” sağlayarak Suriye’de kolonyal hedeflerini gerçekleştirmenin zeminini oluşturuyordu. Bunun içindir ki Suriye’nin kuzeyinde Türkiye’nin güneyinde “Kürt koridoru” adını verdiği aslında terör koridoru olan o yapı hem Türkiye’nin sınırını ciddi biçimde tehdit ediyor hem de Suriye’nin parçalanmasının önünü açıyordu. Öyle ki Türkiye DAEŞ’i vururken ilk ses PYD lideri Salih Müslim’den geldi ve Türkiye’yi tehdit eden bir açıklamada bulundu. Bu tehdit PYD’nin aslında DAEŞ’le mücadele etme gibi bir amaç taşımadığını PYD ile DAEŞ’in birbirini besleyen iki zıt yapı olduğunu da gözler önüne seren bir hadiseydi. Ardından HDP’nin Cerablus operasyonuna ilişkin “işgal” benzetmesi yapması da Alman dergisi Der Spiegel’le aynı dili kullandığını gösteriyordu. DAEŞ’le mücadeleye “işgal” demek PKK/PYD’nin DAEŞ’le aynı amaca hizmet ettiğini ve DAEŞ’i kimlerin niçin desteklediğini de kanıtlar nitelikteydi.

Aslında küresel merkez dediğimiz üst akıl terör örgütlerini kolluk kuvveti olarak destekleyerek gerek Suriye’de gerekse Türkiye’de bir dizayn verme amacı olarak kullanmaya çalıştı. Terör örgütü PYD ile bir başka terör örgütü DAEŞ’in bitirilmesinin mümkün olmadığı, bu oyunun altında başka oyunlar oynandığı da apaçık ortadaydı. Önce Suriye’nin kuzeyinde oluşturulan terör koridoruyla Suriye’nin parçalanmasının önü açılacak ardından Türkiye’nin sınırını tehdit eden bu koridorla PKK/PYD Türkiye’de Güneydoğu halkını kışkırtarak Türkiye’de iç karışıklık çıkartacaktı. PKK’nın Türkiye’de terör olaylarıyla amaçladığı PKK’nın Suriye kolu PYD’yle de destek vereceği bu oyun Cerablus operasyonuyla bir anlamda bozulmuş oldu. Tabi bu noktada özellikle geçtiğimiz günlerde net bir duruş ortaya koyarak Van’da ve Batman’da teröre karşı mitingler düzenleyen Güneydoğu halkının da rolünü unutmayalım.

Cerablus operasyonuyla birlikte oluşturulmak istenen terör koridoru da bir anlamda suya düşmüş oldu. Afrin ve Kobani arasında yer alan Cerablus’a düzenlenen operasyon sonucunda PYD’nin nüfuz alanı baltalanmış oldu ve böylelikle Suriyeli muhaliflerin olduğu Azez kenti de bir nevi güvence altına alındı. ABD Dışişleri Bakanı Kerry ile Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov arasında gerçekleştirilen görüşmenin sonucunda Kerry’nin “Suriye’de özerk bir Kürt bölgesini” desteklemediklerini açıklaması Cerablus operasyonunun şimdilik amacına ulaştığını bizlere gösteriyor. Suriye’de yaşananlar kırk gün önce bir darbe girişimini atlatmış ve bununla birlikte içeride terör olaylarıyla hedefe alınan Türkiye’nin kendi iç meselesinden ve bağımsızlık mücadelesinden ayrı okunamaz. Yaşadığımız onca acı hadiseye rağmen artık oyun kurarak oyunlar bozmamız da olumlu gelişmelerin habercisi.