Bir banka müdiresinin kayıt-dışı olarak piyasadan yüksek kazanç vaadiyle para toplayarak oluşturduğu "fon"un hazin ve kriminal hikâyesini son günlerde ibretle izliyoruz.
Giriş biraz felsefi oldu ama konunun doğru bağlamda anlaşılması için bazı temel kabullerde ne demek istediğimizi anlatabilmemiz gerekiyor.
Türk Kurtuluş Savaşı yıllarında İstanbul'un işgali sürerken İşgal Kuvvetleri komutanı İngiliz General Harrington adına düzenlenen "Harrington Kupası'nı Fenerbahçe Futbol Takımı'nın kazanmasının hikaye edildiği ve kulübün kurucularından Galip Bey'in başrolünde olduğu bir sinema filmi çevrildi geçenlerde.
Burada; centilmence yapılan hareket, iş ve eylemler karşılığında hakemler tarafından taltif amacıyla ve fair-play'e dikkat çekmek için gösterilen Yeşil Kart'tan bahsediyoruz.
Ne kadar ilginç bir durumdur ki; Cumhuriyetimiz kurulduğunda da oldukça yalnızdı, aradan geçen bir koca yüzyılın sonunda geriye dönüp bakıyoruz ki yalnızız.
Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. Yılında oynanacak bir futbol müsabakası için alışılmadık bir yer ve mekân ama neylersiniz ki paranın yüzü sıcaktır ve paranın dini imanı olmaz, neticede para paradır.
Spor camiası içinden de kurumsal düzeyde birçok tepki dile getirildiği halde bireysel tepki koyan pek olmadı, Galatasaraylı genç futbolcu Kerem Aktürkoğlu haricinde.
Geçen hafta Galatasaray'ın Şampiyonlar Ligi grup maçında Old Trafford stadında İngilizleri çok güzel bir oyundan ve harika gollerden sonra 3-2 yenip memlekete dönerken havaalanında bazı sıkıntılarla karşılaştığı haberi pek yer bulmadı medyamızda.