İnsan, oy versin ya da vermesin ülkesindeki siyâsî partiler için bir sâhiplenme hissi beslemek istiyor.
Hiçbir zaman memleketin hayrına parmak oynatmadıkları gibi, şimdi de kendi açılarından istikrarlı bir mızıkçılık içindeler.
Çocukluğumdan beri hemen hemen her 23 Nisan'da İstanbul'da yağmur yağar.
Demokrasi konusunda hazımsızlıktan bir türlü kurtulamayan cenah, ne yazık ki bizi şaşırtmadı ve mızıkçılık yapmaya başladı.
Siyâsî târihimizin en önemli virajlarından birini dönmek için sandık başına gittiğimiz bu günde, gündemden uzak, referandum sonrası ihtiyaç duyacağımız akl-ı selime karınca karârınca katkı yapacak bir konuyu kaleme almak uygun olur diye düşündüm.
Hz. Mevlânâ, beslendiği hikmet kaynağından alarak aktardığı hikâyelerle yüzyıllar öncesinden günümüze ışık tutuyor.
CHP'nin başını çektiği ve teknik olarak Avrupa'dan beslenen "Hayır Cephesi", 16 Nisan'a üç-beş gün kala, henüz ciddî ve mantıklı bir sebep üretmiş değil. Bundan sonra da mümkün gözükmüyor.
Bakmayın siz "Yedi sülâlenizi denize dökeriz" tehditlerine, Türkiye, âdeta yüz yıla yakın bir süredir beklenen ve fakat on yıllık müdahalelerle geciktirilen bir doğumun sancılarından sonuncusunu yaşıyor.