Bu hafta en çok tartışılan kişilerden biri Trump idi. Haftaya Trump'a karşı düzenlenen başarısız suikast girişimi ile başladık ve haftayı Trump'ın Cumhuriyetçi Partiyi nasıl ele geçirdiğini gözlemleyerek bitirdik.
NATO'nun Washington Zirvesi nihayet gerçekleşti. Bu zirve bir süredir bekleniyordu, ABD yönetiminin de 75 Yıl zirvesine sembolik bir önem atfettiği biliniyordu.
Bu yıl da takvim şaşmadı; önce ŞİÖ Zirvesi dolayısıyla çok kutupluluk, çok taraflılık, ilişkilerin çeşitlendirilmesi meselesi ve kutupsuzluk umutları dillendirildi.
Uzun bir süredir konuşulan senaryo, İsrail-Hamas çatışmasının İsrail-Hamas çatışması olmaktan çıkma senaryosu son haftalarda ciddiyet kazanmış görünüyor.
Ukrayna Savaşı başladıktan ve Rusya'nın kısa zamanda kolay bir zafer kazanmaması için Batılıların iyi bir hazırlık yaptığı anlaşıldıktan sonra Putin, televizyon ekranlarından muhataplarına şöyle seslenmişti: "Savaş mı istiyorsunuz, uzun bir savaş alacaksınız". Kimse Putin'in sözünde durmadığını söyleyemez. G7'de ve Ukrayna resmi çevrelerinde "ciddi olamaz" diye geri çevrilen Rusya'nın barış önerisi Rusya'nın bir yıpratma harbinde küçük ama stratejik olarak gayet önemli kazançları elinde tutma kapasitesi olduğunu gösterdi.
Bayram günü Avrupa'nın dertleriyle ilgili bir yazı daha okumak istemezseniz çok haklısınız ama işte beş yılda bir gerçekleştirilen AP seçimleri bol bol analiz yapacak fırsat sağladı hepimize.
Ortadoğu Gazze meselesi üzerinde dönmeye devam ediyor, bizim gündem önceliklerimizi de bu belirliyor.