Sözleriyle ve tüm hücrelerimize işleyen muhteşem nağmesiyle bizi bizden alan, keyifle eşlik ettiren, evlatlarımıza aktarılan "Ölürüm Türkiye'm" şarkısı neden bir "eziyetmiş" gibi paylaşıldı ki? Keşke olmasaydı zira Türkiye kurumsal ve köklü bir devlettir bu tür yansımalara ihtiyacı yoktur…
15 Temmuz 2024 tarihli yazımda pek çok tespit ve niyet okumasıyla birlikte; "Kalkınma Yolu Projesinin ana kolu Suriye'den Akdeniz'e çekilebilir ve Suriye'nin kuzeyinde kurulmasına izin verilecek özerk terör yönetimine bölgeyle birlikte kalkınma yolunun güvenliği de teslim edilebilir!" demiştim…
15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü Anma Törenleri Türkiye ile birlikte dış temsilciliklerimizde de geniş kapsamlı programlar eşliğinde gerçekleşti.
Bu saatten sonra Suriye ile yapılacak görüşmelerin Türkiye açısından olumlu sonuçlar vermesini beklemiyorum, en azından kısa vadede…
Son süreçte Türkiye ve Suriye ekseninde yaşanan "milliyetçi" çıkışları ideolojik duygulardan uzaklaşarak siyaset bilimi gözüyle analiz edelim bugün.
Daha sohbete başlamadan onun bende uyandırdığı duygular sadece şu cümleyi zihnime kazımıştı; her çıkışın ardında mutlaka bir kaçış hikayesi vardır…Onun kendi alanında böylesi bir başarıya ulaşmasında mutlaka bir yokluk/yoksunluk/imkansızlık/mutsuzluk/tutunma hikayesi vardı gözlerinden anlıyordum.
26 Kaleli Cebeli Bereket'ten Osmaniye'ye kadar ulaşan kadim ruh, yerinde ve yürekten dokunuşlarla son birkaç yıldır yeniden canlandı, kendine geldi, "ben buradayım" dedi…
Irak'ta her şey 15 Mart 2024'te yayınlanan "IRAK'TA BİR YIL SONRA GELDİK Mİ 'SÜLEYMANİYE' DEDİĞİM YERE" başlıklı yazımdaki tespitlerime geldi.