​CUMHURİYETİN 100 YILLIK EKONOMİK YOLCULUĞU

Bora YARGIÇ 29 Eki 2023

Bora YARGIÇ
Tüm Yazıları
Türkiye Cumhuriyeti'nin 100. yılını 29 Ekim 2023'de gururla kutluyoruz.

Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yılını 29 Ekim 2023'de gururla kutluyoruz. 

28 Ekim 1923’te Çankaya Köşkü’ndeki akşam yemeğinde Gazi Mustafa Kemal'in ‘Yarın Cumhuriyeti ilan edeceğiz’ sözleriyle kurulan Cumhuriyet bugün 100.yılı bu yıl şanla, şerefle ve iftiharla tüm ülkede kutlanıyor. 

Bu anlamlı gündeki yazımda, Cumhuriyetin Ekonomi ve İktisadi Kazanımları ile bu şerefli günün 100 yıllık yolculuğu ve yol haritasını hatırlatalım..  

Cumhuriyetle uygulamaya giren ekonomik model

Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarıyla topyekün bir mücadele sonucunda 29 Ekim 1923 yılında kurulan Türkiye Cumhuriyeti aynı zamanda birçok değişim, kazanım ve yenileşme getirerek modern Türkiye Cumhuriyetinin inşası için birçok yeniliğe imza atmıştır.

Atatürk'ün kalkınma modeli olarak da adlandırabileceğimiz bu model, Cumhuriyetin kuruluşundaki bizzat kendisinin ortaya koyduğu fikir ve eylemlerle yön verilmiş, oluşturulmuş ve adlandırılmış bir modeldir. 

Bu ekonomik model herhangi bir sınıfın veya zümrenin değil, bütün ülkenin tamamen ihtiyacına ve faydasını uygun olarak ‘faydacı’ (pragmatik) ve çağdaş batı uygarlığının aydınlanma felsefesine ve ekonomik refah standartlarına vurgu yapan, çağdaş ve demokratik bir anlayışın yansıması olarak oluşturulmuştur. 

İşin özünde aslında, Atatürk'ün ortaya koyduğu bu modelde devlete ekonomiye müdahale etme görevi verilmiştir. 

Devlet de, ülkede gerçekleştirilebilecek tam istihdamdan para ve fiyat istikrarına, eşit ve adil olarak hakça gelir bölüşümünden dengeli dış ödemelere kadar iktisat politikası amaçlarını gerçekleştirmeyi temel esas ve başlıca ekonomik hedef olarak dikkate almaktadır.

Ekonomik modelin temel amaçları

Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan itibaren 29 Ekim 1923’den bugün geldiğimiz 29 Ekim 2023' e kadarki 100 yıllık serüvende, farklı ekonomi politikaları uygulandığını söylemek mümkündür. 

Cumhuriyetin ilk dönemlerinde ekonomi politikalarını dönemsel olarak, 1923’de Cumhuriyetin ilanından 1929 dünya ekonomik krizine kadar geçen liberal ekonomi politikalarının uygulandığı bir dönem sınıflandırmamız uygun olacaktır. 

Yine bu bahsettiğimiz ilk dönemden sonra 1938’de Atatürk'ün ölümüne kadar geçen sürede uygulanan devletçi ekonomi politikalarını bu şeklinde sınıflandırmamız mümkün olacaktır. 

Uygulanan modelin temelinde; 

-Devletin karışmacı ve korumacı rolünü eksen alan; tam istihdam, para ve fiyat istikrarı, günümüzde uygulanan yüksek enflasyonlu büyüme modelinin tam tersi olabilecek enflasyon olmadan yüksek büyüme oranı, 

-Hızlı ve dengeli sermaye artışı, 

-Eşit, adil ve hakça gelir bölüşümü, 

-Dengeli dış ticaret politikası, 

-Dengeli bir bölgesel kalkınma, 

-Özel sektör girişim işletmelerini destekleme 

-Hızlı teknolojik gelişme,

temel iktisat politikası amaçlarını içerdiğini belirtelim..

Osmanlı İmparatorluğu’ndan devir gelen ekonomik yapı 

Osmanlı İmparatorluğu’ndan Cumhuriyete geçen mirası üretim güçleri ve üretim ilişkileri açısından ele aldığımızda tablonun çok da iç açıcı ve parlak olmadığını öncelikle belirtelim. 

Endüstri ve sanayide ise henüz gelişmiş batı toplumlarında olan seri üretime dayalı bant tipi bir üretim modeli yoktu.  

Anadolu'da köylüler ve kırsal kesimde yaşayan halkta tamamen dışa kapalı ve tarıma dayalı bir üretim model mevcuttu. 

Mevcut durumu ve gerçekleştirilmek istenen hedefi aşağıda özetlemek mümkündü; 

Bugün bizde ne bilinçli bir burjuva sınıfı ne de bilinçli bir işçi sınıfı mevcuttur. 

Türkiye işçi sınıfının burjuva sınıfı aleyhine başkaldırma zamanı henüz gelmemiştir. 

Burjuvazi sınıfının tarihi iki rolü vardır ki, bunlar ülkemizde henüz icra olunmamıştır. 

Bunlardan birincisi feodalizme nihayet vermek, ikincisi ulusal bir sanayi yaratmaktır.

Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde ise özellikle İttihat ve Terakki’yle birlikte iktisadi 

milliyetçilik anlayışının ön plana çıktığını görmekteyiz. 

Bu anlayış ulusal ekonominin geliştirilmesi ile bir Türk girişimciler sınıfının yaratılması için bazı Türklerin zenginleştirilmesi yoluna gidildiğini belirtelim. 

Bazı Türklerin zengin olmasına fırsat verilsin ki, Türkiye zengin olsun denilmeye başlanmış ve bu gelişme anlayışı, ilk büyük uygulama fırsatını Birinci Dünya Savaşı’nda bulmuştur. 

Burada altını çizmek istediğim en önemli husus;

Osmanlı İmparatorluğu'nun iktisadi yapısı ve iktisadi krizlerle dolu geçmişini tam olarak incelenmesi, özümsenmesi ve bilinmesinden sonra Atatürk'ün yaratmış olduğu Ekonomik Model ve bu modelin dayandığı tarihsel zaman ve zeminin doğru anlaşılmasının mümkün olacağıdır..

Sermaye ve teknoloji

Osmanlı İmparatorluğu çöktüğünde Türkiye ekonomisi büyük bir sanayi bağımlılığı içindedir. 1923 yılında Türkiye’de, yerli fabrika üretiminin yurt içi tüketimi karşılama oranı pamuklu kumaşlarda yüzde 10, yünlü kumaşlarda yüzde 40, ipekli kumaşlarda yüzde 5, sabunda yüzde 20, buğday ununda yüzde 60 idi. 

Tüketim malları gibi sermaye mallarının tümü ithalatla karşılanmaktaydı.

Yabancı sermaye 

Osmanlı İmparatorluğu’nda yabancı doğrudan yatırımlar olduysa da, ekonomiye giren yabancı kaynakların çoğu borçlar şeklindeydi. 

İttihat ve Terakki dönemindeki doğrudan yabancı yatırımlar çoğunlukla demiryolu inşaatı ve ticari işletmeler şeklinde gerçekleşmişti.

Cumhuriyet kurulduğunda, Türkiye sınırları içinde yaklaşık olarak 63.4 milyon sterlin ya da 500 milyon liralık yabancı sermaye bulunuyordu. 

Bu miktar 94 işletme arasında dağılmış olup, bunlardan 12’si imalat, 6’sı madencilik sektöründeydi.

Finans kurumları 

Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşü ve 29 Ekim 1923'te Cumhuriyet’e geçiş ile; 

- Toplam banka sayısı (18’i ulusal, 13’ü yabancı olmak üzere) 31, şube sayısı ise 420 idi.

-Cumhuriyete miras kalan en önemli iktisadi kuruluşlardan biri Osmanlı Bankası’dır. 

-Fransız ve İngiliz sermayesiyle kurulduğu için, adı Osmanlı da olsa yabancı banka statüsünde kalan Osmanlı Bankası 1863 tarihindeki kuruluşundan itibaren kısmi bir merkez bankası özelliğinde çalışmış ve tedavüle çıkardığı paralar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası kurulmuş olmasına karşın, 1947’ye kadar piyasada tedavül edilmiştir.

Ekonomik bağımsızlık için Cumhuriyet'in yol haritası

Cumhuriyetin temelleri atılarak Ekonomik modelli büyüme ve ekonominin geliştirilmesi için art arda birçok adım atıldı. Sıralayalım;

-İzmir İktisat Kongresi

-Lozan Anlaşmasının Kabulü,

-Aşar Vergisinin Kaldırılması

Osmanlı'da devletin en önemli mali kaynağı olan aşar tarım ürünlerinden 1/10 oranında alınan bir vergi olan Aşar Vergisiydi. 

İzmir İktisat Kongresi'nde alınan en önemli karar aşar vergisinin kaldırıldı. 

Alınan bu karar 2 yıl sonra uygulandı. 5552 sayılı ve 17 Şubat 1925 tarihli kanun ile altı yüz yıldan fazla bir süredir uygulanan aşar vergisi kaldırıldı. 

- Sanayi Teşvik Kanunu

-Toprak reformu

- Büyük Buhran

Ekonomisi büyük ölçüde tarıma dayalı Türkiye'de Büyük Buhran'da en çok tarım sektörü etkilendi. Tarımsal üretim geriledi, tarım ürünlerinin fiyatları düşüş yaşadı.

Büyük Buhran'ın en önemli sonucu Cumhuriyet'in ilk yıllarında öngörülen özel girişimciliği teşvik ederek kalkınma hedefini uygulayacak ekonomik imkanı ortadan kaldırması oldu ve 1930'lu yıllarda devletçilik ilkesine dayalı bir ekonomi modeline geçildi.