ASLİ VATANA DÖNEN RUHLAR

Recep GARİP 23 Ağu 2024

Recep GARİP
Tüm Yazıları
"Değiştiremeyen değişir ve değiştirilir." Türkiye'de "Batılılaşma İhaneti" ile okuyucunun karşısına çıkan D. Mehmet Doğan, bu dünya sürgününü tamamlayıp Asli Vatana döndü.

Ruhu şad, makamı ali, mekânı cennet olsun. Tanışıklığımız kırk yılı aşan süredir hep kültürün, sanatın, düşüncenin içinde ve merkezinde oldu. Kurumsal yapılar oluşturdu. Mücadelede ne sözünü ne de kalemini esirgemedi. İslami hassasiyeti ön planda olan, yazıyı, şiiri, sanatı, edebiyatı ve kültürü önceleyen yönüyle her daim yönlendirici oldu. Türk dilinin hafızasını derleyip topladı ve öncü rol oynadı. Her bir kalem sahibine böylelikle dokunmanın bir yolunu buldu. Türkiye Yazarlar Birliği Onursal Başkanlığının yanında Türkiye Yazarlar Vakfı Başkanlığını da yürüttü. Özellikle dil havzasındaki birikimimizi “Büyük Türkçe Sözlük” ile her bir kalem sahibine kapılar açıp katkılarda bulundu. 

Normal kitap okur gibi sözlük okumayı, “Büyük Türkçe Sözlük” üzerinden gerçekleştirdik. Siyasete yakın durmaktan içtinap eden D. Mehmet Doğan, siyasetçilerin faydalanabileceği meclisleri ise açık bulundurdu. Ülkemizde, coğrafyamızda ve şehirlerde kültüre, sanata ve şiire dair bir gelenek varsa onların ya içinde yer almış ya da gözükmeyen destekçisi olmuştur. 2023 yılında Cihannüma’nın Erzurum Valiliği, Erzurum Atatürk Üniversitesi, Büyükşehir ve Yakutiye Belediyesinin destekleriyle gerçekleşen Necip Fazıl'ın vefatının kırkıncı yılında Eğitim ve Gençlik Sempozyumunda konuşmacılar arasında beraberdik. Kapanış değerlendirmesinde de beraber bulunmuştuk. 

Üç gün birlikte kahvaltı yapıp, birlikte oturumlara gidip döndük. D. Mehmet Doğan, Metin Önal Mengüşoğlu, Erol Erdoğan, Mustafa Uçurum da bizimleydi. Aynı otelde birlikte değerlendirmelerde bulunmuş katılımcılardan birçok dostla da beraber olmuştuk. Eyüp Azlal Şanlıurfa’dan gelmişti. Kahramanmaraş’tan Duran Boz da bizimleydi. Mehmet Doğan, kendine has üslubuyla ve nüktedan tavrıyla birlikte olduğumuzda gündemin belirleyicisi olurdu. Son yüzyılın edebiyatçılarından gençliğe emek vermiş, derdi gençlik olmuş Mehmet Akif’ten, Necip Fazıl’dan ve Nurettin Topçu’dan yana büyük vefa örneği göstermiştir. 25 Eylül 2023 yılında Mehmet Doğan, “Cumhuriyetin 100. Yılında İdeolojik İkonlardan Kurtulmak” başlığında bir yazı yazmıştı. 

Gerçek Hayat’ın o günkü sayısında tam da bunu yazmıştı diye söze başlıyor: “Türkiye’de adaletin üstünde kültleştirilmiş bir ideoloji var. Dünyada benzeri belki Kuzey Kore’de bulunacak bu hukuk ayıbından kurtulmamız gerekiyor” diyor ve şunları ekliyor: "Türkiye darbeleri reddetti, darbecileri geç de olsa yargıladı ve hatta mahkûm etti. Fakat ne Anayasa’dan darbecilerin koyduğu hükümleri çıkarabildi ne de mahkemelerinden bu ikonografik unsurları kaldırabildi. Adalet dağıtılan yerlerde herhangi bir çağrışım yapacak resim, yazı vs. unsura yer verilmemesi esastır. ABD, İngiltere, Fransa, Almanya, Rusya… Mahkemelerini araştırdım. Dünyanın büyük devletleri, bizimkilerin literatüründe “ileri” ülkelerinin hiçbirinde, mahkeme salonlarında adaleti çağrıştıran terazi dışında bir şey yok. En fazla ülkenin bayrağı görülebiliyor." Bizde ise asık suratlı fotoğrafla tehdit devam ediyor. Adalet mülkün temelidir yazıyor.” 

Mehmet Doğan’ın “Batılılaşma İhaneti”ni liseyi bitirdiğimiz yıllarda okudum. Diliyle, üslubuyla ve dikkat çeken, vurucu cümleleriyle duruşumuzu netleştirdiğimiz önemli eserlerden biridir. Kitap, Türkiye’nin yakın tarihindeki batılılaşma hareketleri üzerinden ufuklar açıyor ve körü körüne inanmanın akıl sahiplerinin yapmaması gerektiğini bizlere hatırlatıyordu. Ülkenin içinde bulunan açık ve gizli yabancı baskısını dile getiriyor, münafık ve fasıkların kurdukları ve kuracakları oyunlara karşı uyanık olunmasını hatırlatıyordu. Kitabı açtığınızda konu başlıkları bile okuyucunun dikkatini çekiyordu: “Temeldeki Yabancılaşma, Yaşasın Cumhuriyet, Şiirlerin Cumhuriyeti, Ya Gerçek? Batılılaşma ve Aydın Yabancılaşması” gibi konu başlıkları kitabın okunması gerektiğini anlatıyordu bize. 

Özellikle önsöz yazısında “Batılılaşma, Avrupalılaşma, Garplılaşma, Medenîleşme, Uygarlaşma ve Çağdaşlaşma” gibi kelimelerle ifade edilen sürecin Türkiye’ye neler getirdiğine ve neleri yok ettiğine vurgu yapıyordu. Aramızdan ayrılışı ile eserlerinin daha çok ve yeniden okunacağını düşünüyorum. Hala gündem değişmedi ve maalesef “Batılılaşma İhaneti” 250-300 yıldır devam ediyor. Büyük ve sınırsız coğrafyanın çocuklarının küçücük Anadolu’ya sıkıştırılmasının arka planlarını da bu eserden okuyabilme imkânınız oluyor. Tarihi bilmeden oynanan oyunları idrak edemez ve ihaneti çözemezsiniz. Düşünceye, inanca, tarihe, edebiyata, şiir ve sanata yabancılaşma; hem şuur kaybına sebep olmuş, hem de tefekkürümüz yara almıştır. Köklü bir şiir medeniyetine sahip olan ülkemiz, ne var ki son yüzyılda Fransız şiirinin etkisinde kalarak köklerinden yara almıştır. 

Aruz ve hece şiirimizi bir yana bırakarak serbest şiir, düşüncedeki disiplini de bozmuştur. Dil, edebiyatla ve şiirle gelişir. Şiirimizin kökü, damarı zedelendiği için çırpınışlar devam ediyor. Şairlerin şiir yoluyla nasıl batılılaşmaya, yabancılaşmaya katkılarda bulunduğuna da bu kitapla dikkatlerimizi çekiyordu Mehmet Doğan. Aydınların yani münevverlerin yabancılaşmasına da yer veren eser, batılılaşmada üstlendikleri rolleri bizlere açıklıyordu. Çeşitli ödüllere öncülük ettiği gibi ödüller de almıştır. Kahramanmaraş 2023 Edebiyat Ödülleri Yaşam Boyu Başarı Ödülü, Türkiye Yazarlar Vakfı Başkanı Mehmet Doğan’a verilmişti. Behçet Necatigil’in “Kitaplarda Ölmek” şiirinden kısa bir bölüm yazıya uygun düşeceği kanaatindeyim. 

“Adı, soyadı 

Açılır parantez 

Doğduğu yıl, çizgi, öldüğü yıl, bitti 

Kapanır parantez.   

O şimdi kitaplarda bir isim, bir soyadı 

Bir parantez içinde doğum, ölüm yılları. 

Ya sayfa altında, ya da az ilerde 

Eserleri, ne zaman basıldığı 

Kısa, uzun bir liste Kitap adları

Can çekişen kuşlar gibi elinizde.”   

D Mehmet Doğan, Türkiye’miz ve coğrafyamız adına büyük kayıptır. Lakin hayat böyledir. Vakti gelen gider. Ülkemiz insanına, özelde ailesine, çevresine, yakın-uzak dostlarına, edebiyat, kültür ve sanat camiamıza sabırlar temenni ediyorum. Üyesi olmaktan onur duyduğum Türkiye Yazarlar Birliği Genel Merkez ve Şubelerdeki her bir üye dosta ve kardeşe sabırlarla bereketli ömürler temenni ediyorum.  Ruhu şad olsun. Rabbim rahmetiyle kuşatsın. Mümin bir kul olduğuna tanıklık eder, üç İhlas bir Fatiha’yla yâd ederiz.