KAMALA HARRIS, OLİMPİYATLARDAKİ KEPAZELİK VE MAVİ VATAN MASALI(!)

Prof. Dr. D. Murat DEMİRÖZ
Tüm Yazıları
Geçen hafta içinde dünyada çok hızlı gelişmeler oldu. ABD Başkanı Joe Biden önümüzdeki başkanlık seçimleri için adaylıktan çekildi.

Yerine büyük ihtimalle Başkan Yardımcısı Kamala Haris aday olacak. 2024 Paris olimpiyatları liberal sol (o da ne demekse, DMD) aydınlatılmışların “muhteşem avangart sanat” diye tabir ettiği, benim gibi düşünenlerin ise “kültürel yozlaşma” olarak tanımladıkları bir grup eşcinselin gösterisiyle açıldı. Bunlara ek olarak TBMM genel kurulunda bir Y-CHP (bilerek CHP demiyorum, gerçek CHP’lileri tenzih ederim) milletvekili “Mavi Vatan bir masaldır!”, dedi. Bu üç olay birbiriyle bağlantılıdır ve ABD sermayesi güdümündeki Küresel emperyalizmin kudurmuş saldırganlığının göstergesidir. Bu yazıda bu üç olayı bir arada değerlendireceğim.

BIDEN’IN VEDASI NE ANLATIYOR?

İlerlemiş yaşının etkisiyle sürekli gaflar ve garip hareketler yapan Joe Biden partisinin ve parti yandaşı medyanın baskısıyla adaylıktan çekildiğini açıkladı. Anlaşılan o ki, bu Biden’ın istemeye istemeye verdiği bir karardı. Kamuoyu yoklamalarında Trump’ın bayağı gerisinde kalması da bu süreci hızlandırdı. Bu olayın iki boyutu vardır. Birincisi ABD’de siyasi partilerin kurumsal kimliği liderlerden daha kuvvetlidir. Böyle bir olay Türk siyasetinde (kısmen CHP hariç) düşünülemez bile. Bir partinin mevcut liderine karşı görüş beyan ederseniz, görüşlerinizin tartışılmasını bir yana bırakın hemen partiden atılırsınız. Çünkü Türk siyasetinde, özellikle sağ partilerde, liderler (hâşâ) Allah’ın parti içindeki gölgesi mutlak muktedirlerdir. Doğrusu Demokratik Parti’nin yaptığıdır. Olayın ikinci boyutu ise dünya siyasetinde yükselen millici, küreselleşme karşıtı siyasettir. ABD’de mevcut iktidar ABD’nin küresel hegemonyasını devam ettirmek isteyen savaş lobisi ve finans sektörünün güdümündedir. Bu kesimler küresel tek devleti ve küresel vatandaşlığı kurmak ve küresel sermayenin önündeki bütün engelleri kaldırmak istemektedir. Öte yandan benim “Kasabanın Şerifi” olarak adlandırdığım Trump ise ABD milli değerlerini, Amerikan toplumunun asli unsurlarını ve milli devletin yeniden kuvvetlenmesini isteyen kesimlerin temsilcisidir. Muhtemelen Trump geldiği anda Rusya – Ukrayna Savaşı sona erecek ve Gazze’de bir şekilde ateşkes sağlanacaktır. İşte bu yüzden küreselci sermaye grupları baskı yaparak seçimleri kaybetmesi muhtemel Biden’ı yarıştan çektiler.

KAMALA HARRIS KİMİN TEMSİLCİSİ?

Kamala Devi Harris 20 Ekim 1964 doğumludur. Kendisi ABD’nin 49’uncu ve hal-i hazırdaki başkan yardımcısı olan Amerikalı bir politikacı ve avukattır. ABD tarihindeki ilk kadın başkan yardımcısı ve en üst düzey kadın yetkili olmasının yanı sıra, ilk Afrikalı Amerikalı ve ilk Güney Asyalı Amerikalı başkan yardımcısıdır. Demokratik Parti üyesi olan Harris, 2017'den 2021'e kadar Kaliforniya'da ABD senatörü ve 2011'den 2017'ye kadar Kaliforniya başsavcısı olarak görev yaptı. Joe Biden'ın başkanlık yarışından çekilmesinin ardından Harris, ABD'nin 2024 başkanlık seçimlerinde Demokrat Parti olası adayı olarak tanımlanmaktadır. 2020'de, ortak sponsorluk modellerine göre ideoloji puanları veren tarafsız bir kurum olan GovTrack, Harris'i 116 Kongre için "siyasi açıdan en sol" kategoriye yerleştirdi. Aynı zamanda kendisi iki partili yasa tasarılarına katılma olasılığı en düşük olan Demokrat Senatörler arasındaydı. Harris, 2020'de The New York Times tarafından Biden'ın politikalarını büyük ölçüde yansıtan pragmatik bir ılımlı olarak tanımlandı. Sol görüşlü aktivistler Harris'i bir savcı olarak "sağ görüşlü" olarak adlandırılan geçmişteki eylemlerinden dolayı birçok kez eleştirdiler. Karşımızda duruma göre pozisyon alabilen, karizmatik liderlik özellikleri bulunmayan, ilkesiz ve pragmatik bir siyasetçi var. Belki, biraz da zorunluluktan, küreselci cephenin kısa zamanda Trump karşısına çıkarabileceği ve rahatlıkla yönlendirebileceği bir aday olması da bu kararda etkili olmuş olabilir. Kadın olması, bir tarafının Hintli, bir tarafının Afro – Amerikalı olması da küreselci cephe için artı puan olarak yazılabilir. Küresel sermaye tek dünya devleti kılıfı altında hakimiyetini pekiştirmek için üç temel hedef belirledi: Milli ve egemen devletler, milli kültür ve değerler ve aile. Hedeflenen sömürü düzeni için vatansız, kimliksiz ve cinsiyetsiz insanlara ihtiyaç vardı. Uluslararası göç sömürülecek ucuz işgücü sağlarken, milli devletlerin zayıflaması da küresel firmaların ülkelerin kaynaklarına daha rahat ulaşabilmesi için zorunluydu. Hem milli kimlik hem de milli devletin zayıflatılması için milletler içinde dini ve etnik farklılıklar körüklendi. Ailenin yıkılması için eşcinsellik ve cinsiyetsizlik teşvik edildi. İşte Kamala Harris bireysel özgürlük adına kaçak göçmenlerin ve eşcinsellerin savunucusu olarak lanse edilecektir. Esasında ise küresel emek ve doğal kaynak sömürüsünü en yüksek seviyeye çıkarmak isteyen ve ABD dahil bütün egemen devletleri, bütün köklü kültür sahibi milletleri zayıflatıp çökertmeye çalışan küresel sermayenin temsilcisidir.

OLİMPİYAT AÇILIŞINDAKİ KEPAZELİK

“Hocam, ne komplo teorisi yazdınız be!” Doğrudur, ilk bakışta komplo teorisi gibi görülüyor. Ancak geçtiğimiz 10 yılı bir gözümüze getirirsek, üstüne Paris Olimpiyatları açılış seremonisindeki kepazeliği eklersek hiç de öyle olmadığını anlarız. Son 10 yıldır Birleşmiş Milletlerin sürdürülebilirlik kriterlerinden Netflix dizilerine kadar yayılan bir eşcinsellik propagandası artan oranlarda yapılmaktadır. Bilinen ödüllü romanlardan uyarlanan dizilerde heteroseksüel erkek kahramanlar eşcinsel, zenci ve kadın kahramanlara dönüştürülmektedir. Zenci elfler, Çinli şövalyeler, ırklar arası evlilikler, travesti robotlar arz-ı endam etmektedir. Dünya nüfusunun belki yüzde 1’ini oluşturan bir kesim bütün dünya televizyonlarında toplumun çoğunluğu gibi lanse edilmektedir. Cinsel özgürlük adı ile aile kurumu yıkılmaya çalışılmaktadır. Öyle bir ortamın içindeyiz ki, mutlu ve birbirine sadık eşlerin varlığı ilkellik, aile kurumu gericilik, milli kültürü korumak ve milli devletten yana olmak faşistlik ve ülkesini istila eden kaçak sığıntılara tepki göstermek ırkçılık olmaktadır. Son Olimpiyat Açılışı bütün bu sürecin üstüne bardağı taşıran son damla olmuştur. Olimpiyat Açılış seremonisi Avrupa Kültürüne, Fransız tarihi ve milletine hakaret anlamına gelmekte, Hristiyan ve Müslümanların inançları ile dalga geçilmektedir. Seremonide Fransızların dünya tarihindeki en önemli eylemi olan ve modern toplumun fikri temellerini atan Fransız İhtilâli eşcinsel ve travesti ihtilâli olarak gösterilmiştir. Vatandaşlık ve millet olma bilinci, özgürlük ve bağımsızlığın şekillendiği Fransız İhtilâli cinsiyetsiz, milliyetsiz ve kimliksiz bir toplumun başlangıcı gibi sunulmuştur. Bu da yetmemiştir. Hristiyan’lar için ilâhi kişilik ve Müslümanlar için Büyük Peygamber olan İsâ Aleyhisselâm ve aziz Havarileri Paris’in varoşlarındaki travesti fahişeler olarak resmedilmiştir. Montesquieu, Voltaire, Dumas, Hugo, Mallerme, Verlaine, Baudlaire ve Sartre’ın sanatının yerini müptezel bir sirk gösterisi almıştır. Danton, Robespierre, De Gaulle ve Mitterand mezarlarında ters dönmüşlerdir. Bu kepazeliğin üstüne açık ara farkla en fazla olimpiyat madalyasına sahip Rusya’nın oyunlardan (savaş gerekçesiyle) menni buna rağmen Gazze’de çocuk katleden İsrail’in oyunlarda arz-ı endam etmesi işin tuzu biberi olmuştur. Bizi de unutmayalım, kambersiz düğün olur mu hiç? Dünya ve Avrupa şampiyonu sporcularımızın kafilesini Türkiye Olimpiyat Komitesi, hangi akla hizmetse, çizgili pijama kreasyonuyla donatmış, gencecik sporcularımızı ele güne maskara etmişlerdir. Bu işten kim, ne kadar para kaldırdı, araştırılması ve hesap sorulması gerekir.

MAVİ VATAN MASAL MI?

Tam bunlar konuşulurken mütekâid hariciyeci ve Y-CHP milletvekili bir zat TBMM kürsüsünde “Mavi Vatan masalı” demiştir. İşte 2000’li yılların başından beri bütün dünyada kendi vatanı ve milletine düşman olarak devşirilen “aydınlatılmışların” son temsilcisi de bu zattır. Ben bu tipleri son olarak “mütareke münevveri” olarak tanımlamıştım. Mavi Vatan Türkiye’nin kendi karasularında egemenlik hakkını tanımlayan bir kavramdır. Kuvva-yı Milliye’den büyüyen Atatürk’ün partisi CHP ne zamana kadar “Yetmez ama Evetçi”, “Yes be Annemci” liberal solcuları bünyesinde barındıracak? Emperyalistler karalarımız ve denizlerimizde istedikleri gibi at oynatsınlar, biz “barış ve demokrasi” diyelim… Ne güzel İstanbul be! Bu zatın bir an önce partiden atılması gerekir. Onun için Mr. Babacan’ın Partisi veya DEM hazırdır, merak etmesin, açıkta kalmaz! Bir sonraki yazım kimliksiz toplum ve emperyalizm üzerine olacak. Kalın Sağlıcakla…