EBEVEYN KENDİ ROLÜNÜ SORGULUYOR MU?

Esra TANRIVERDİ 25 Mar 2024

Esra TANRIVERDİ
Tüm Yazıları
Sevgili anne babalar, Biliyorum, hepinizin çabası ve endişesi çocuklarınızı en iyi şekilde yetiştirmek. Bugün ebeveynlerin yapabileceği en değerli yatırım çocuğuna iyi bir eğitim imkânı sunmak.

Çocuklarınızı sınavlara hazırlamanın yanında onların duygusal, sosyal, ahlaki ihtiyaçlarının ve sorunlarının karşılanması da eğitimlerinin önemli parçalarını oluşturmakta. Yani kendine yeten, atak, girişken, sorumluluk alan, soru soran, araştıran, kurallara uyması gerektiğini bilen, hakkını arayan, liderlik vasıflarına sahip, kendisi ve çevresiyle barışık çocuklar yetiştirmek…

Aslında yazdıklarımı sizler de gayet iyi biliyorsunuz. Bütün anne babalar iyi niyetli. Çocukları için iyi şeyler yapmak istiyorlar. Fakat şu da bilinmelidir ki çocukların sağlıklı gelişimleri, akademik başarıları, aile içi ilişkilerden ve anne-baba tutumlarından etkileniyor. Bir ebeveyn çocuğuna bir şeyi yapma diyorsa ve kendisi o şeyi yapıyorsa bu hiç anlamlı değil. Kişisel bütünlükten uzak bu davranış, çocuğun veliye olan güvenini sarsacaktır. Cep telefonu elinden düşmeyen bir baba, çocuğunun çok sık kullanmasını istemiyorsa, önce kendisine bir kısıtlama getirmesi gerekir. Kişisel bütünlük konusu bu anlamda çok büyük önem taşıyor.

Hiç kendi rollerimizi sorguluyor muyuz?

Biliyorum çocuğunuzu seviyorsunuz. Sadece “Seni seviyoruz” demek yeterli değil. Sevgi saydam olmalı. “İçimden seviyorum” gibi bir sevgi biçimi yok.

Çocuğunuza vereceğiniz en değerli hediye ilgi, zaman ve sevgidir. Aileden ilgi ve sevgi göremeyen çocuk, ilgiyi başka yerlerde arar ve bulamazsa ümitsizlik ve bunalıma düşer. Unutmayın herkes anne-babası tarafından önemli olmak ve sevilmek ister. Ayrıca, çocuğunuza sevginizi karşılıksız verin. Şartlarınız olamaz. 

Dünyaya çocuğunuzun gözüyle bakmaya çalışın. Göreceksiniz daha çok içinizden geldiği gibi davranacak, daha ön yargısız, daha kararlı olacak ve çocuğunuzla daha sağlıklı ilişkiler kuracaksınız. 

UNUTMAYIN! Çocuğunuzun sizi anlaması çok zor, çünkü o hiç yetişkin olmadı. Ama siz çocuğunuzu anlayabilirsiniz, çünkü çocuk oldunuz.

Danışanlarımdan yola çıkarak yapmış olduğum terapilerde bazı ebeveynlerin duygusal sorumluluklarını yerine getirmediğini gözlemledim. Ebeveynlerin çocukları ile sohbet etmedikleri, ders veya çocukların diğer sorunlarını sorgulamadıkları, arkadaşlarını veya okulda ve mahallede yaptıklarını sormadıkları, paylaşımda bulunmadıkları, çocukları ile vakit geçirmedikleri, geçirdikleri vaktin zorunlu yemek vakitleri olduğu, çocukla birlikte özel bir paylaşımda bulunmadıkları, sevgi ve saygı, sorumluluk gibi değerleri aşılayamadıkları, çocuklara bağırma ile iş yaptırdıkları, çocuklara psikolojik şiddet uyguladıkları vb. gibi sonuçlara ulaştım. Eğitime çok önem verdikleri fakat eğitilmeye yanaşmadıklarını tespit ettim. Pek çok okulda “Ebeveyn Akademisi” adı altında eğitim seminerleri kararlaştırdık. Bilgilendirme, bilinçlendirme, aydınlanma seminerlerine toplasanız koca okullarda 8 veya 10 veli katıldı. “Vaktimiz yok” yok diyenler için akşam online seminer yapalım dedik, sayı sadece 12’ye çıktı. 

Tekrar soruyorum, siz hiç kendi rollerinizi sorguluyor musunuz? 

İsviçre’nin Zürih Kantonu'nda geçerli neden göstermeksizin okuldaki veli toplantılarına ve eğitimlere gitmeyen ebeveynlere ceza veriliyor. Bizim okullarda da böyle olabilse keşke…

Çocuk yetiştirirken sussun diye eline telefon, tablet, kumanda veren velinin çocuğu öğretmenden de benzer tavizler bekleyecek; çocuğunu prens/prenses olarak gören velinin çocuğu okulda öğretmene kafa tutacak; hiçbir zaman "hayır" denmeyen, arkadaşlarıyla kavga ettiğinde ceza almayan (kalemini almak da bir cezadır) çocuk her istediğini alabileceği düşüncesiyle okulda terör estirecek… Bu çocuk okulda hiçbir şey öğrenmeyecek, en ufak bir ceza karşısında hemen krallığının koruyucusu olan veliye koşup intikam arayacak ve bunun suçlusu en başta veli olacak tabii. Bunda kabul edilmeyecek, "öyle şey mi olur" denecek ne var?

Kimse siz “özgür ve özgüvenli” çocuklar yetiştireceksiniz diye hadsiz, şımarık, bencil ve zorba çocuklarınıza katlanmak zorunda değil. 

Ebeveynlik sadece çocuklara sınırsız özgürlük tanımanın ya da onları kontrol altına almanın ötesinde bir denge gerektirir. Çocuklar, sınırlar ve kurallar aracılığıyla dünya ile etkileşime geçmeyi öğrenir. Ancak bu sınırlar aşırı katı olursa özgüvenini engeller; sınırların tamamen olmaması da çocukları kontrolsüz bir davranışa yönlendirir.

İşte okullarda verilen o seminerlerde bu ve daha pek çok konu sunulurken eğitilmeye yanaşmayan veliler bir süre sonra problemli çocuklarını kime götüreceğini bilemeyip telaşa kapılıyor. Burada son durak ruh sağlığı uzmanı olmamalı. Çocuk ailede ve okulda hem bedenen hem de ruhen sağlıklı yetişmeli. Okul, çocuk ve ebeveyn bir insanın yetişmesinde önemli üç sac ayağını oluşturur.