YENİ BİR KENTLEŞME STRATEJİSİ – 1 : YIĞIN EKONOMİLERİ

Prof. Dr. D. Murat DEMİRÖZ
Tüm Yazıları
Dizinin ilk yazısında size kent iktisadı / urban economics alt branşında önemli olan bir kavramı tanıtacağım.

Deprem felâketinde her vatandaşımız üzerine düşeni yapmakta… Geçen yazımda söylediğim gibi milletimiz el ele vermiş ve kardeşlerine hayat, umut ve teselli olmak için elinden geleni yapmakta. Ben de sahip olduğum bilgiyle biraz da olsun katkıda bulunmak istedim. Bu yüzden birkaç yazı sürecek bir diziye başladım: “Yeni Bir Kentleşme Stratejisi”

Dizinin ilk yazısında size kent iktisadı / urban economics alt branşında önemli olan bir kavramı tanıtacağım. Bu önemli çünkü sanayileşme ve kalkınma süreçleri kentleşme ile at başı gider. Kentlerin neye göre, nasıl ve ne büyüklükte kurulması gerektiği ayrı bir problemdir. Bu problemin çözümü için bazı temel kavramların tanıtılması ve standartlaştırılması gerekir. İşte “yığın ekonomileri” bu açıdan hayati bir kavramdır.

Maraş merkezli depremin biz bilim insanlarına söylediği en önemli şey Türkiye’de içinde bulunduğumuz coğrafyanın şartlarına uygun bir kentleşme stratejisinin olmadığıdır. AK Parti’nin deyimiyle “Türkiye Yüzyılı”, CHP’nin deyimiyle “Cumhuriyet’in İkinci Yüzyılı” için doğru düzgün bir kentleşme stratejisi kaçınılmazdır. İşin hep mühendislik boyutu öne çıkarılıyor ancak tek başına mühendislik yeterli değildir. Başta iktisatçıların uygun kent modellerini belirlemeleri, bunun ulusal bazda yol açacağı maliyet ve getirileri planlamaları, oluşacak nüfus hareketlerinden doğacak iktisadi süreçleri belirlemeleri gerekir. Sosyologlar ve sosyal psikologları çalışmaya entegre edip kentlerin yeniden kurulmasında ortaya çıkacak sosyal maliyet ve getirilerin de tanımlanması gerekmektedir. Bu yazı dizisinin amacı biraz olsun bu fikre dikkat çekmek ve belki bir başlangıç sağlamaktır.

YIĞIN EKONOMİLERİ NE DEMEKTİR?

Kentler çoğunlukla sanayi merkezleri etrafında kurulur. Çünkü her kent yaşayanların temel bazı ihtiyaçlarını kendi içinde üreten birer sosyal birimdir. Kentlerde firmaların yığınlaşması, yani belli bir mekânda – organize sanayi merkezleri, ticaret merkezleri, çarşılar, finans merkezleri gibi – benzer firmaların konumlanması, aslında firmaların üretkenliğini etkileyen bir olgudur. Bu yüzden kentlerin merkezlerinde ve etraflarındaki kenar kentlerde firmalar kümelenir. İşte kentlerin oluşumunda birinci etken firmaları bir araya getiren bu üretkenlik artışlarıdır. Ancak firmaların yoğun bir şekilde kümelendiği mekânlarda, ister istemez bazı toplumsal maliyetler de ortaya çıkmaktadır. Bu anlamda yığın ekonomileri “bir kent, bir üretim merkezi veya ticaret merkezinde firmaların kümelenmesinden kaynaklanan getiri ve maliyetlerin etkilerini tanımlayan bir iktisadi kavramdır.” Burada yine iki farklı kavramdan bahsetmek gerekir: Yığına artan getiriler ve yığına azalan getiriler. Firmaların belli bir mekânda yığılması veya kümelenmesinin sağladığı avantajlar dezavantajlardan fazla ise orada “yığına artan getiriler” vardır ve firma sayısı arttıkça maliyetlerin düşeceği ve verimliliğin artacağı anlamına gelir.  Öte yandan, firmaların belli bir mekânda yığılması veya kümelenmesinin sağladığı avantajlar dezavantajlardan az ise orada “yığına azalan getiriler” vardır ve firma sayısı arttıkça maliyetlerin artacağı ve verimliliğin azalacağı anlamına gelir.

Bir kentin ideal büyüklüğü o kentteki iktisadi faaliyetlerin niteliği ve niceliği ile belirlenir. Eğer “yığına artan ekonomiler” varsa kent büyümeye devam eder, eğer “yığına azalan getiriler” var ise kent küçülür. Burada ideal kent büyüklüğü firmaların verimliliğinin maksimum ve ortalama maliyetlerinin minimum olduğu yerde gerçekleşir. Ancak unutulmaması gereken bir nokta vardır: Bir kentte birden fazla sektör iş yapar. Her sektördeki firmaların üretim teknolojileri, emek ve sermaye kullanımları ve dolayısıyla maliyet yapıları birbirinden farklıdır. Bu yüzden zaman içinde bazı sektörler için yığına artan ekonomiler varken diğer bazıları içinse yığına azalan getiriler olabilir. Sonuç olarak zaman içinde kentlerde bazı sektörler küçülürken diğer bazı sektörler küçülebilir. Burada üçüncü bir kavram giriyor devreye: kentlerde uzmanlaşma. Kentin coğrafi şartları, alt yapı sermayesinin düzeyi, ülke içindeki konumu ve benzeri etkenler kentin ideal büyüklüğünü belirlediği gibi, aynı zamanda o kentin ağırlıklı olarak hangi sektörlerde uzmanlaşacağını da belirler. 

YIĞINLAŞMANIN AVANTAJLARI

Firmaların yığınlaşmasının, yani belli bir bölgede birikip kümelenmesinin sağladığı avantajlar şu şekilde sayılabilir: İnovasyondan ve bilgi paylaşımından kaynaklanan avantajlar, düşük nakliye maliyetleri, coğrafi avantajlar, işgücü havuzundan kaynaklanan avantajlar. Bu avantajların hepsi firmaların maliyet ve verimliliklerini etkiler. Kısaca açıklayalım:

İnovasyondan Ve Bilgi Paylaşımından Kaynaklanan Avantajlar: Özellikle beşeri sermaye, enformasyon akışları ve işlenmiş bilgini yoğunlaştığı ana kent merkezlerinde firmaların kümelenmesi bilgi ve inovasyonların çok daha kolay bir şekilde firmalar arasında paylaşılmasına yol açmaktadır. Bu hem üretim teknolojisinde (süreç inovasyonu), hem ürün çeşidinde (ürün inovasyonu) hem de iş yapma tarzında (iş inovasyonu) yeniliklerin firmalar arasında daha hızlı ve daha düşük maliyetle yayılmasına yol açmaktadır. Özellikle yüksek teknolojinin kullanıldığı sektörler için bu geçerlidir. Toplamda, bu yüzden, yığına artsan ekonomiler oluşmaktadır.

Düşük Nakliye Maliyetlerinden Kaynaklanan Avantajlar: Firmaların bir yerde kümelenmesi ve bir yığın oluşturması, birbirlerine benzer firmaların yakınlığı ve belli bir üretim merkezinde bulunmaları sebebiyle nakliye maliyetlerini de düşürmektedir. İmalat sanayi firmaları için de bu geçerli olsa da, düşük nakliye maliyetleri daha çok hizmetler sektörü firmaları için geçerlidir.

Coğrafi Avantajlar: Firmaların pazara yakınlığı ve satış mağazalarının uygun konumda olması onlar arasında ciddi maliyet farkları oluşturabilir. Ancak firmaların doğal kaynak üretim merkezlerine yakın kümelenmesi aralarındaki rekabete rağmen toplamda maliyet düşüşü sağlayan bir avantaj üretebilir. Özellikle tarıma dayalı sanayi ve ana metal sanayi gibi işkollarında doğal kaynaklara yakın kümelenme maliyet düşüren ve verimlilik arttıran bir etki göstermektedir.

İşgücü Havuzundan Kaynaklanan Avantajlar: Belli bir sektördeki firmaların kullandığı nitelikli işgücü ve beşeri sermaye kümelenmenin etkisi ile daha düşük ücretle çalışır. Çünkü o işkolunda çalışacak insanlar o bölgede yoğunlaşır. Bu da işgücü arzını arttırır ve ücretleri düşürür. Kalabalık nüfusun bir başka etkisi de firmaların daha geniş bir satış hacmine kavuşmasıdır. Bütün bunlar kümelenen firmaların gelirlerini arttırırken işgücü maliyetlerini düşürür. Sonuç olarak yığına artan getirilere yol açar.     

YIĞINLAŞMANIN DEZAVANTAJLARI

Yığınlaşmanın dezavantajlarını birkaç kalemde özetleyelim: Çevresel sorunlar, yüksek gayr-ı menkul fiyat ve kiraları, kamu mal ve hizmetlerinde darboğazlar, yolsuzluk, yüksek rekabet baskısı ve depolama alanı yetersizliği.

Çevresel Sorunlardan Kaynaklanan Dezavantajlar: Kalabalık kentler daha fazla karbon salınımına ve daha fazla enerji tüketimine yol açar. Bu hem şehirde yaşayanların yaşam standardını düşürür, hem enerji maliyetlerini arttırır hem de trafikte yoğunluğa yol açar. Kentsel bölgelerde trafik yoğunluğu işgücü ve zaman kaybına yol açar. Bunların hepsi maliyetleri arttıran ve yığına azalan getirilere yol açan etkenlerdir.

Yüksek Gayr-ı Menkul Fiyat Ve Kiralarından Kaynaklanan Dezavantajlar: Firmaların kümelenmesinin yoğun olduğu iş ve sanayi merkezlerinde kira ve gayr-ı menkul fiyatları da yükselmektedir. Bu da firmalar için artan maliyetler anlamına gelir. 

Kamu Mal Ve Hizmetlerinde Darboğazlardan Kaynaklanan Dezavantajlar: Kentler büyüdükçe daha önceden planlanan ve gerçekleşen alt yapı yatırımları yetersiz kalmaya başlayabilir. Bu da hem üretim hem de nakliye maliyetlerinin artmasına yol açar.

Yolsuzluktan Kaynaklanan Dezavantajlar: Kalabalık şehirlerde artan arazi rantı ve diğer işlerde gerekli olan kamu izin ve tescilleri rüşvet ve yolsuzluğun artmasına yol açmaktadır. Bu da, bölge bazında kaynakların etkinsiz tahsisi ve maliyet artışına yol açar.

Yüksek Rekabet Baskısından Kaynaklanan Dezavantajlar: Çok sayıda firmanın kümelenmesi, bu firmalar arasında işbirliğini arttırabileceği gibi rekabeti de tetikleyebilir. Böyle bir durumda fiyatların ve firma kârlarının düşmesi söz konusu olabilir. 

Depolama Alanı Yetersizliğinden Kaynaklanan Dezavantajlar: Kentler ve üretim merkezleri büyüdükçe üretilmiş mallar ve ara girdi stokları için daha fazla depolama alanına ihtiyaç duyulur. Büyük kentlerde çoğu zaman depolama alanı yetersizlikleri ekstra maliyetlere sebep olmaktadır.

 Bu yazıda kısaca yığın ekonomilerinden bahsettim. Bir kentin büyümesi “yığına artan getirilerin” devam etmesi ile mümkündür. Elbette ki, bu durum, serbest piyasa şartlarını dikkate alarak geçerlidir. Türkiye’deki kentlerin görüntüsü ise bütün bu unsurların hiç dikkate alınmadan yanlış planlamayla oluşturulan yanlış kümelenmeleri çağrıştırmaktadır. Bu konuya sonraki yazılarda değineceğim.