Vakıf Katılım web

YAZ DİZİLERİ "GOY GOY" OLMAK ZORUNDA MI?

Micheal KUYUCU 11 Haz 2022

Micheal KUYUCU
Tüm Yazıları
Yaz sezonu geldi. Ana akım televizyon kanallarında yayınlanan diziler teker teker final yapıyor.

Yaz sezonu geldi. Ana akım televizyon kanallarında yayınlanan diziler teker teker final yapıyor. Bazıları sezon finali yaparken bazıları da final yaparak yayından kalkıyor. TV Kanalları yaz sezonunda tıpkı son birkaç yıldır yaptıkları gibi “yaz dizileri” yayınlamaya başladı.

TV’ler yaz moduna geçti

Türkiye televizyonlarının çok ilginç bir huyu var. Bayramlarda ve yaz dönemlerinde adeta kepenk indiriyorlar. Bunda tabii ki reklam verenin de etkisi var. Yıllardır insanların bayram tatillerinde televizyon izlemediği tezi ile reklam bütçelerini kısarlar. Tabii ki buna karşılık olarak televizyon kanalları da pahalı yapımlarını yayınlamaz ve ellerindeki ucuz yapımları yayınlayarak o dönemi geçiştirirler. Benzer bir şeyi yaz mevsiminde de yaparlar. Mayıs sonu geldi mi yaz moduna geçer televizyon kanalları ellerindeki pahalı ve dolayısıyla kaliteli yapımları teker teker yayından kaldırır. Bunu reklam verenin etkisi ile yaptıklarını biliyorum ama neden ısrarla yazın televizyon izleyen insanları adam yerine koymadıklarına bir anlam veremiyorum.

On gündür metrolarda tanıtılan dizi

Bu yılda tarih tekerrür etti ve diziler teker teker sezon finali yapmaya başladı. Bazı diziler de genel final yaparak ekranlara veda ediyor. Kanal D’de yayınlanan ve ilk sezon büyük bir başarı yakalayan daha sonra senaryo ekibinin tıkanması nedeniyle duraklamaya giren ve düşüşe geçen Sadakatsiz dizisi geçtiğimiz hafta final yaparak ekranlara veda etti. Bu vedanın ardından bu yılın ilk yaz dizisi “Seversin”, 1 Haziran Çarşamba günü ekranlara geldi. Bu dizi başlamadan önce Kanal D inanılmaz büyük bir reklam kampanyası yaptı. Gerek kendi mecrasında gerekse açık hava reklamlarıyla iddialı bir giriş yapmak istedi. Dizi yayına girmeden bir hafta, on gün önce İBB’deki metroların televizyon ekranlarında müthiş bir kampanya ile tanıtıldı. İstanbul metrosunda nerdeyse üç dakika da bir “Seversin” dizisinin tanıtımı yayınlandı. Diziyi sağır sultan bile duydu desem abartı olmaz.

Düşük cast kötü senaryolar

“Seversin” tipik bir yaz dizisi olarak yayına başladı. “Sadakatsiz”i takip eden biri olarak ne yalan söyleyeyim aniden 30 derece düşen hava sıcaklığı gibi geldi bana. Bu dizi yayına ilk giren yaz dizilerinden biri oldu. Diğer kanallarda da tanıtımlarında yeni yaz dizilerini bol bol pohpohlayan reklamlar yayınladı. Bu dizilerin hepsinin ortak özellikleri, düşük cast’lara sahip olması, komedi içeren senaryolar içermesi, kalabalık ailelerin başına gelen absürt hikayeler içermesi. Dürüst söyleyeyim bu yaz dizilerinin tamamı da abuk sabuk hikayeler ve kuru gürültü dolu. “Seversin” dizisi de buna tipik bir örnek. Bir kalabalık aile, bu ailenin başından geçen bir hikaye gürültülü bir senaryo. Kopuk ve espri yaptığını sanan bir senaryo. İzledim, inceledim sıkıldım. “Reytinglerde ne yapar acaba” diye düşündüm ilk on yapım arasında dizi altıncı olmuş. Aslında doğru dürüst bir rakibi de yoktu yani hem başarı hem de bu kadar iddiaya göre başarısız bir sonuç diyebilirim.

Geçen yıl hepsi erken final yaptı

Konumuz “Seversin” değil, bu dizi örneğinde yaz dizileri. Son iki haftadır televizyon kanallarında tanıtımları yapılan bu yaz dizilerinin nerdeyse tamamı kalitesiz. Bu dizilerin hepsinin ortak bir özelliği var: Hepsi de goy goy!  Kış dönemlerinde dünyada dahi milyonlarca insan tarafından izlenen kaliteli dizileri üreten dizi yapımcıları yaz sezonlarında bu basit ve doldurma dizileri nasıl yapabiliyorlar anlamıyorum. Geçen yazda öyle olmuştu. Kanallar tüm “goy goy” yaz dizilerini ekranlara dizdiler, hepsi de kötüydü izleyicinin ilgisini çekemedi sonra da tek tek hepsi sezon finali yaptı. Bu dizilerin hepsi de boş muhabbet içeren dizilerdi. Bu sene de benzer bir tablo olacağından eminim. Kanallar bu düşük bütçeli dizileri yapmak yerine sezonu temmuza kadar uzatsa, temmuzu tamamen boş geçseler ve ağustos ortası gibi sezona tekrar başlasalar ne kaybedecekler? Hem daha mantıklı bir içerik sunarlar hem de tatile gitmeyen insanları da adam yerine koyup bir içerik paylaşırlar. Duyanda herkes 1 Haziran’da herkes tatile koşuyor ve 30 Eylül’e kadar ortadan kayboluyor televizyon izlemiyor sanacak. Çok ama çok garip bu televizyon dünyası.

Barbaros yeni şarkısı ile seksenlere yolculuk yapıyor

O Türkiye’nin 2000’li yıllarda ortaya çıkardığı en güçlü erkek vokallerden biri. Bas bariton sesiyle şarkıları söylerken hani derler ya şarkıları öttürüyor. Barbaros’tan bahsediyorum. Barbaros yeni bir şarkı ile yazı karşılıyor. Şarkısının adı “Takmamam Lazım”

Daha önce Soner Arıca’ya ait “Derbeder” ve Barış Manço klasiği olan “Evelallah” adlı şarkılara başarılı coverlar yapan Barbaros “Takmamak Lazım” adlı şarkısında etnik sazlarla , seksenlerin sounduna götürüyor. Şarkıda Barbaros’a güçlü vokaller Tuğba Önal ve Sibel Ersoy eşlik etmiş.

“İlk satırlar beni çok etkiledi”

Barbaros şarkısı ile ilgili “Şarkının dinlediğim ilk hali, herhangi bir enstrüman olmadan, yaratıcısı Sadettin Dayıoğlu'nun sesinden ulaştı bana. Çıplak sesle söylendiğinde bile ilk satırlar beni çok etkiledi, çünkü çok gerçek, günümüze ait ve hepimizin yaşadığı ortak hisleri barındırıyor. Uzun zaman sonra yeni bir şarkı sunmanın heyecanını yaşıyorum” diyor. Barbaros’un şarkılarını ve tarzını ben çok beğeniyorum. Yine güzel bir şarkıya imza attı. Mutlaka dinleyin.

REC- Rocero Barış Manço’nun hangi klasiğini cover’ladı?

Kurtalan Ekspres’in davulcusu, Barış Manço’nun sahnede “Rec Rocero” diye seslendiği Recep Işık, yeni maxi single’ını yayınladı. Uzun yıllar Barış Manço’nun vokalistliğini yapan eşi Paula’yı kaybettikten sonra, “24 Ayar” müzik grubu ile birlikte onun anısını yaşatmak üzere “Elveda” adlı şarkıyı hazırlayan Recep Işık (Rec-Rocero), bu şarkıyla büyük ilgi görmüştü.

Rec- Rocero şimdi de “Özlüyorum” adlı maxi single’ını sevenleriyle buluşturuyor. Maxi Single’ın çıkış şarkısı “Allah’ım Güç Ver Bana” oldu. Sözü ve müziği Barış Manço’ya ait olan şarkının düzenlemesi Eser Taşkıran imzası taşıyor. Şarkının klibi için de İmre Haydaroğlu yönetmenliğinde kamera karşısına geçen Rec Rocero, “Bu şarkıda geçmişe özlem, sevgi, saygı var” dedi.

Müthiş bir klasik

“Allahım Güç Ver Bana” benim çok sevdiğim bir Barış Manço klasiğidir. Barış Manço, bu şarkıyı ilk “Mega Manço” albümünde Garo Mafyan’ın düzenlemesi ile seslendirmişti. Ne zaman sıkılsam ne yalan söyleyeyim dinlediğim bir şarkıdır. Bu şarkının Rec-Rocero tarafından tekrar cover’lanması beni heyecanlandırdı. Bu şarkıyı bilmeyenler şarkıdan büyük zevk alacak. Kayahan’ın Allah’ım Neydi Günahım” şarkısı dinledikten sonra “Allah’ım Güç Ver Bana” müthiş bir duygusal kombin olur. Dinleyin derim.

Aleyna Tilki sağlam bir ittifak kurdu

Bu Aleyna Tilki hem çok çalışkan hem de çok akıllı bir kız. Hem uluslararası kariyerine devam ediyor hem de Türkiye’deki kariyerine de devam ediyor. Şimdi de İsveç’ten dünyaya açılan dans-pop ikilisi Jubël, yeni şarkısı “Diamonds” için Aleyna Tilki ile çalıştı. 

Victor Sjöström ve Sebastian Atas’tan oluşan Jubël, 350 milyondan fazla dinlemeye ulaşan şarkıları “Dancing In the Moonlight” ile tüm dünya listelerinde ve müzik platformlarında büyük başarı yakalamıştı. Jubël, son şarkısı “So Sick”in yayınladıktan sonra 2022 yazına “Dimamonds” adlı şarkıyla giriş yaptı. Üstelik bu şarkıda Aleyne Tilki ile çalıştı. Şarkıya İstanbul Galata’da klip çeken Aleyna klipi kendisi yönetti.  

“Diamonds” çok sağlam bir dans şarkısı olmuş. Aleyna Tilki şarkı ile ilgili “Benim için benzersiz bir aşk şarkısı. Dinlediğim ilk andan beri çok duygulandım, tüm dünyanın da benimle aynı hisleri paylaşacağına eminim” diyor. Bence bu ortaklı yerinde bir ortaklık olmuş. İsveç Avrupa müziğinde iyi bir yere sahip. Müziği seven bir ülke. Avrupa müziğinde hem lobisi hem de kitlesi olan bir ülke. Bu ülkeden dünyaya açılan Jubël ile Türkiye’den dünyaya açılan Aleyna Tilki’nin bu ittifakı güzel olmuş. 

Caroline kime atarlandı?

Müzik dünyasında iddialı işler yapan ve en son “Ta Uzak Yollardan” adlı Nilüfer klasiğini cover’layan, Youtube kanalında yayınladığı akustik alaturka performanslarla dikkatleri çekmeyi başaran Caroline Yılmaz, sözü müziği kendisine ait olan 6 şarkılık albümünün ilk klibini, “İster Gel İster Gelme” adlı şarkısına çekti. 

Caroline, R&B ritimli yeni pop şarkısının yanı sıra, dans performansı ve yeni imajı ile bir kez daha kendisini gösterdi. Kendisine ait olan şarkısına 65 kişilik bir cast ekibi ile klip çeken Caroline’e klipinde yabancı dansçılar eşlik etmiş.

Müzikte kalıcı olduğunu kanıtladı

Caroline çok yetenekli bir kız. Bir yandan kendi işlettiği sağlık işletmesinde iş dünyasında çalışmalarına devam ederken diğer yandan radyo ve televizyon programcılığı yapıyor ve çok sevdiği müzikten kopmuyor. Bu kız için başta bende tereddütler yaşamıştım, “acaba bir popüler kültür ikonu mu, yoksa müzikte kalıcı mı” diye düşündüm. Ama baktım ki kız üretiyor. Boş durmuyor. Şarkılarının prodüktörlüğünü de finansını da kendisi üstleniyor. Yani işin mutfağından vitrinine kadar her yerine hakim.

Caroline uzun yıllardır üretiyor ve her defasında üstüne bir şeyler katıyor. Şimdi de altı şarkılık bir mini albüm hazırladı. Yeni albümü ile ilgili "Gidenler için kimse üzülmesin. Şarkıda da söylediğim gibi, bu saatten sonra ister gelsinler ister gelmesinler." diyerek atar da yapıyor.