Vakıf Katılım web

YAYINCILIK NEREYE!

Fehmi KETENCİ 25 Ara 2022

Fehmi KETENCİ
Tüm Yazıları
Kitle iletişiminde yenilenen, özellikle teknlojik yenilenmeleriyle giderek hızlanan, internet yayıncılığı, tabanındaki gelişmeleriyle olabildiğinde zenginleşen dijital yayıncılık, son zamanlara iyice kontroldon çıkmış gibi.

      Kitle iletişiminde yenilenen, özellikle teknlojik yenilenmeleriyle giderek hızlanan, internet yayıncılığı, tabanındaki gelişmeleriyle olabildiğinde zenginleşen dijital yayıncılık, son zamanlara iyice kontroldon çıkmış gibi. İnternet gazeteciliği adı altında endazesi bozulan dijital yayıncılık iyice tanınmaz şekliyle olabildiğince hızlı gidiyor ve iyice kontolden çıkmış durumda.

      Tüm bu gelişmelerin temeline yerleşen ve giderek kendini kaybetmiş durumda olan konvansiyonel yayıncılık ise, değil yerinde saymak yaklaşık on yıldan beri süregelen gerilemişliğiyle iyice dibe vurmuş durumda. Ulusal çizgide yayınlanan günlük periyottaki gazetelerin tirajları şu an, planlamaların dışında hiç hesapta olmayan kontrol edilemez seviyelere inmiş durumda. Bazı gazetelerin büyük AVM’lerdeki martketlerde ürün alışverişlerinin yanında promosyon olarak verildiğine rastlandığını biliyoruz. Konuşulanlara bakıldığında normal günlük ulusal gazetelerin belirgin şekilde tiraj kaybına uğradıklarını atık herkes biliyor.

      Sadece ulusal yayın yapan günlük gazeteler değil, periyodik olarak yayınlanan aylık dergiler bile çok düşük tirajlarıyla yayın hayatlarını devam ettirmeye çalışıyorlar.

      Yayıncılık ve gazetecilik yaşamında büyük dergi gruplarını yöneten sektöre yeni dergiler kazandıran bir gazeteci olarak yaptığım dergilerin tirajlarını hatırladıkça, Türkiye’deki dergi yayınılığında nereden nereye geldiğimiizi görüp üzülüyorum. Haftalık haber dergileri piyasadan silindiler, neredeyse unutuldular..

      Aylık dergiler satış noktalarında sayısal olarak oldukça fazla görünüyor olsa da,

bunların birçoğu, büyük yayın gruplarının pirestij açısından yayınlarını sektörde bulundumaya çalıştıkları dergiler. Bu yayınların büyük çoğunluğu yabancı kaynaklı copyright dergiler durumunda. Ne yazık ki, yayın hayatını sürdürmeye çalışan bu aylık dergiler, genelde büyük alışveriş merkezlerinde yeralan kitapevlerindeki kitap dergi, gazete standlarında alıcı bekler durumdalar.

      Aylık periyottaki süreli yayınlanan dergiler de bu durumlarını pek de sürdüremeyecek gibi görünüyorlar. Özellikle dergi yayıncılığının ve düşen gazete tirjlarının bu durumun en bilinen nedeni, ülkemizde yıllardır yaşanan kağıt temini zorluklarıdır. Tamamen ithal edilen ve döviz fiyatlarına eneksli her tür kağıt yaşananların nedenindeki en bilinen engeldir. Konvansionel yayıncılıkta asıl sorunun kağıt temininde yaşanan darlığın olduğunu da göz ardı etmeyelim. Kağıt üretemeyen, yayıncılığın ana malzemesi olan kağıt temininde dövize endeksli ve ihalata mahküm olan bir ülke durumundayız. Dergi gazete ve benzeri, konvansiyonel medyanın tüm basılı materyallerinin kağıt ihtiyaçlarını dışarıdan ithal edilen kağıtlarla kaşılıyoruz. Euro ve doların 18,50-20,00 seviyelerinde oduğu bir ortamda ana malzemeleri kağıt olan bu yayınları yaşatmak çok zor görünüyor.

      Kağıt, yayıncılıkta maliyetin en az yüzde yetmişinden fazlasını alıp götürdüğünü biliyoruz. Genel maliyetleriyle birlikte ürün satışından birim maliyetini karşılamak neredeyse imkansızlaştı. 

      Dergi yayıncılığını iyi bilen, tüm alanlarında uzun yıllar çalışan bir gazeteci olarak bir örnek vermek isterim. Geçtiğimiz haftalarda yayınını düşünüğümüz bir aylık magazin haber dergisiyle ilgili bir maliyet analizi yapmak istemiştim. Hesapladım; A4 boytundaki kapağı 300 gram, iç sayfaları;115 gram mat kuşe, toplam sekiz forma + kapaklı, Amerikan ciltli, toplam 132 sayfalık bir derginin, bin adetinin basılı, ciltili maliyeti; 44 bin TL, iki bin adetinin ise 64 bin TL civarlarında olduğunu gördüm. Bu hesap kabaca bir maliyetti. Derginin editorial, teknik hazırlığı, personel maliyeti, diğer genel giderleri yok bu maliyet hesbınının içinde. Dağıtım giderleri, satış sonrası iade oranlarının maliyetlerinı de eklediğinizde bu şartlarda bir dergi yayınına kalkışmak hiç de akıl karı değildi. Akıl karı olamadığı gibi maliyetini karşılamak hiç de kolay değil.

      Bir dergi yayını hesaplanırken satış rakamının basılı sayının en az yüzde ellisinın satılması gerektiği öncelikli maliyet hesabıdır. Maliyetinin tam karşılanabilmesi, reklam gelirleriyle birlikte başa baş getirilmesi hesabına dayalıdır. Bu hesap her şey yolunda giderse ortaya çıkan bir hesaptır. Buradaki yanlış hesap Bağdat’tan dönmeyebilir.

      Görünen o ki; yayıncılık yaşamı giderek iyice zorlaşan hızla aşağıya doğru giden bir ivme göstermektedir. Konvansiyonel yayıncılıkta her şey artık ithalata dayanmaktadır. Özellikle ana malzeme kağıt, ateş pahasıdır ve bu şartlarda yayın yapmaya soyunmak pek de akıl karı değildir.

      Konvansiyonel medyanın durumu ve iyice savruk kullanmaya başladığımız intermet medyası tabanlı yeni medya ve dijital medyanın da geleceği pek parlak değil.

      Bu konu ile ilgili analizlerimi gelecek yazılarımda buraya aktaracağım.