TÜRKİYE'SİZ AB GÜVENLİĞİ OLMAZ

Neşe BERBER 27 Ara 2022

Neşe BERBER
Tüm Yazıları
Kısa süre sonra Türkiye adına Brüksel'de AB Daimî Temsilciliği görevini üstlenecek olan Dışişleri Bakan Yardımcısı ve Avrupa Birliği (AB) Başkanı Büyükelçi Faruk Kaymakcı ile, Brüksel'deki yeni görevine başlamadan önce Ankara'da 2022 yılı Türkiye AB ilişkileri ve Türkiye'nin AB sürecindeki güncel gelişmeleri değerlendirdiği bir buluşma gerçekleştirdik.

Faruk Kaymakcı, Rusya'nın Ukrayna'ya karşı başlattığı savaşın özellikle 4 alanda Türkiye-AB ilişkilerini ortaya koyduğunu kaydederek, bu alanların "güvenlik ve savunma, enerji güvenliği, ekonomik toparlanma ve göç yönetimi" olduğunu belirtti.

Güvenlik ve savunma

Kaymakcı, Türkiye'siz AB güvenliğinin olamayacağının bir kez daha ortaya çıktığını ifade etti.

Rusya-Ukrayna savaşının ilk olarak güvenlik ve savunma alanında etkili olduğunu vurgulayan Kaymakcı, "Eğer Türkiye, AB üyesi olmuş olsaydı veya Türkiye, AB'nin güvenlik ve savunma mekanizmalarına layıkıyla dahil edilmiş olsaydı veya bir başka cümleyle söyleyeyim, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin (GKRY) veya Yunanistan'ın tutumu nedeniyle Türkiye'nin AB güvenlik ve savunma mekanizmalarına katılımı engellenmemiş olsaydı bu, NATO ve AB'nin ortak hareketi anlamına gelecekti." diye konuştu.

Böylelikle, belki de Rusya'nın başlattığı savaşın engellenebileceğini aktaran Kaymakcı, Batı'nın caydırıcılığının büyük ölçüde AB ve NATO'nun ortak hareketine bağlı olduğunu ve böyle bir caydırıcılığın sağlanamadığını söyledi.

Dışişleri Bakan Yardımcısı Kaymakcı, bu caydırıcılığa en çok katkısı olan ülkenin Türkiye olduğuna dikkati çekti.

Enerji güvenliği

Kaymakcı, AB güvenliğinin 4 temel enerji hattının bulunduğunu ve bunlardan bir tanesinin 16 milyar metreküp gaz taşıma kapasitesine sahip Güney Gaz Koridoru olduğunu belirterek, "Bunun 6 milyar metreküpünü biz kullanıyoruz, 10 milyar metreküpü AB ülkelerine gidiyor. Özellikle, enerji krizi ve enerji fiyatlarındaki yükseliş çerçevesinde AB, Güney Koridoru'na daha çok ilgi göstermeye başladı." açıklamasında bulundu.

Türk coğrafyasına, AB tarafından son dönemde yapılan ziyaretlerle Orta Asya'nın ve Güney Kafkasya'nın gazına ve petrolüne ilginin arttığını söyleyen Kaymakcı, şu anda Güney Gaz Koridoru'nun, Türkiye üzerinden geçen Trans Anadolu doğal gaz boru hattı kapasitesinin 32 milyar metreküpe çıkartılmasına ve 16 milyar metreküp ilave gazın özellikle Orta Asya coğrafyasından sağlanmasına yönelik çalışmaların başlatıldığını aktardı.

Kaymakcı, Türkiye'nin sadece Orta Asya değil, Doğu Akdeniz kaynaklarının da Güney Gaz Koridoru'na sağlanabileceğine inandığını, eğer AB belli ipoteklerden kurtulup mantıklı kararlar alabilirse, özellikle Güney Kıbrıs Rum Yönetimi veya Yunanistan'ın, Doğu Akdeniz gerginliği bağlamında enerji iş birliğini engellemesinin kimseye faydasının olmadığını kaydetti.

Ekonomik toparlanma

Bir diğer alanın ise ekonomik toparlanma olduğunu vurgulayan Kaymakcı, Türkiye'nin, AB'nin beşinci, altıncı ticaret ortağı olduğunu ve AB'nin, Türkiye için en istikrarlı ve verimli pazar olduğunu dile getirdi.

Kaymakcı, Avrupa'nın ekonomik toparlanmasında, Avrupa ekonomilerinin geliştirilmesi ihtiyacının bir kez daha ortaya çıktığını söyleyerek, Kovid-19 salgınının olumsuz etkileriyle özellikle Çin'den ve Uzak Doğu'dan Türkiye'ye gelen ciddi bir yabancı sermaye akışının olduğunu anlattı.

Göç yönetimi

Rusya-Ukrayna savaşıyla göç krizinin giderek büyüdüğüne dikkati çeken Kaymakcı, Türkiye'nin 4,2 milyon kişiyi (3,7 milyonu Suriyeli olmak üzere) misafir ettiğini, AB'in ise şubat ayından itibaren 7,5-8 milyon Ukraynalı göçmenle karşı karşıya kaldığını anımsattı.

Bunun AB'ye büyük bir yük getirdiğini hatırlatan Kaymakcı, AB'nin, tekrar 18 Mart Mutabakatı'nı ve göç konusunda neler yapabileceğini sorgulamaya başladığını vurguladı.

Faruk Kaymakcı, açıkladığı 4 konunun, Türkiye'nin AB açısından önemini ve vazgeçilmezliğini ortaya koyduğunu, bunun Türkiye-AB ilişkilerinde bir yakınlaşma fırsatı sunduğunu belirtti.

Kaymakcı, Rusya-Ukrayna arasındaki arabuluculuk çalışmalarının, Türkiye'nin elini güçlendirdiğini kaydederek, bir taraftan da AB konusunda reform sürecinin hızlandırılmasını beklediklerini ifade etti.