SAVAŞIN YENİ CEPHELERİNE HAZIRLIKLI OLMAK

Prof. Dr. Fahri ERENEL
Tüm Yazıları
Ukrayna -Rusya arasındaki savaş her iki tarafca taviz verilmeden olanca hızı ile sürüyor ve can kayıplarıda giderek artıyor.

Ukrayna -Rusya arasındaki savaş her iki tarafca taviz verilmeden olanca hızı ile sürüyor ve can kayıplarıda giderek artıyor. Batı’nın asla ateşkes olmasını istememek maksatlı tutumu, özellikle ABD ve İngiltere’nin ise savaşın asla bitmemesini sağlayacak şekilde her türlü desteği aralıksız  devam ediyor. Ve hatta yakın bir zamanda Ukrayna’nın Rusya’ya karşı taarruza geçebilecek duruma gelebileceğini ileri sürüyorlar. 2021 yılı son aylarında Rusya’ya karşı yapmak istedikleri taarruza karşı Rusya’nın önleyici bir strateji ile öncelik almasının planlarını alt üst ettiği değerlendirilmektedir. Bugüne kadar Rusya saldırgan olarak görüldü ve görülmeye devam ediliyor. Böyle görülmeside başta harp ve insan hakları ile ilgili hukuk olmak üzere her açıdan normaldir. Zira, Ukrayna’nın topraklarını işgal eden ve saldırıyı başlatan Rusya’dır.

Ukrayna’ya savaş öncesi, başta ABD olmak üzere NATO ükelerinin sağladığı desteğin, verilen eğitimlerin, silah ve araçların sadece Ukrayna’nın savunmasını güçlendirmek amaçlı olduğunu düşünmek aldatıcı olabilecektir. Batı ülkelerinin öncelikli amacının Kırım ve Donbass bölgelerindeki Ukrayna Ordusu ve desteğindeki örtülü güçler ile Rus birliklerine çok hızlı bir taarruzi harekat icra ederek Rusya’nın dengesini bozmak, bu bölgelerin kontrolünü ele geçirmek, Rus kamuoyunda Putin’e duyulan güveni sarsmak ve muhalif hareketleri canlandırarak renkli bir devrim gerçekleştirmek olduğu, bu ayaklanmalar ile çok sayıda özerk, yarı özerk bölgelerden oluşan Rusya’nın parçalanmasına uygun bir ortam yaratmak olduğu değerlendirilebilir. Bu harekatın yapılması ve hedeflenen gelişmenin sağlanması halinde başta ABD olmak üzere NATO’nun da harekata iştirak ederek, Rusya’nın olabildiği kadarı ile derinliklerine harekatı genişleterek, Ukrayna’nın doğusunda bir tampon bölge oluşturmak, Rusya’nın batı ile doğrudan temasını keserek, Ukrayna’nın güvenliğini sağlamak ve akabinde derhal Ukrayna’yı NATO üyeliğine dahil etmenin planlanmış olması kuvvetle muhtemeldir. Bu harekat ile ABD’nin, “Genişletilmiş Karadeniz” kavramını uygulamaya sokarak Rusya’nın Karadeniz ve civarındaki etkisini yok olma noktasına getirmek ve bir sonraki adım olan Kafkaslardaki Rus etkisini kırarak Orta Asya’ya bu bölgeden açılmak olduğu  üzerinde düşünülebilir.

BATI ÜLKELERİNDE KORKU

Rusya’nın geniş cepheli harekat ile gücünü yayması ABD ve İngiltere’nin istediği bir gelişme olmuştur. Bu sayede Rusya’nın askeri ve ekonomik anlamda yıpranmasının önü açılmıştır. Eğer Rusya bu kadar geniş cephe ile ve özellikle Kiev batısını hedef alan (örneğin Liviv gibi) saldırılarda bulunmasaydı batı ülkeleri ve dünyada bu kadar tepki ile karşılaşmayabilirdi. Rusya’nın ilk harekatını Donbass bölgesi ile sınırlı tutmayarak geniş alana yayması, Minsk anlaşmaları ile belirtilen bölgelerin dışına çıkması batılı ülkelerin ABD etrafında toplanmalarına yol açmıştır. ABD’nin de etkisi ile giderek artan yaptırımlar ve Ukrayna’ya yardım konusu Rusya’nın harekatın başındaki geniş cepheli harekatı ile batı ülkelerinde yaratmış olduğu korku sonucu ivme kazanmıştır. Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliğine girme yönünde oluşan kararlılığını özellikle kamuoylarında pekişmesine yol açmıştır.

ABD ve İngiltere, şimdi Gürcistan, Moldova, Tayvan üzerinde benzeri bir oyuna başlamış görünmektedir. Rusya’yı, Gürcistan ve Moldova’da, Ukrayna benzeri bir girişime yöneltme çabalarının giderek artacağı öngörülebilir. Bu suretle Rusya çok cepheli bir savaşın içine girmek zorunda kalacak, bu durum ABD ve İngiltere’nin daha rahat bir şekilde Çin üzerine odaklanmalarına imkan sağlayabilecektir. ABD, dünya yarı iletken ihtiyacının neredeyse yarısını tek başına karşılayan Tayvan’ı Çin’e kaptırması beklenmemelidir. Bu maksatla, ABD, Ukrayna-Rusya savaşı sonrası Haziran 2022 ayında yapılacak ilk NATO Liderler zirvesinde aynı amanda kendini test edecek, NATO’nun Avrupalı ülkelerinin ne ölçüde peşine takılabileceklerini gözlemleyecek ve akabinde Eylül 2021 NATO Zirvesinde başaramadığı NATO’nun yeni harekat alanı/alanları belirlenmesi konusunda ağırlığını koyacaktır. Haziran 2022’de NATO Afganistan sonrası ilk kez sorumluluk sahası dışında faaliyette bulunmaya başlayabilecektir. Bu durum NATO için çok hassas bir konu olacak, eğer ABD toplantı öncesi üyeleri ikna edemez veya Rusya çok öneml sonuçlar elde ederse ABD’nin oynamakta olduğu kumar hüsranla sonuçlanabilecektir.

POLONYA VE ROMANYA

Diğer taraftan Rusya, elindeki silahları birer birer kullanmaya başlamıştır. Önce nükleer silah kullanma tehdidi, ardından Sarmat hipersonik füzesi testi ve bu füze üzerinde Rusya televizyonlarında Londra, Paris ve Berlin’in ne kadar kısa zamanda (200 dakika civarı) vurulabileceği konulu tartışmalar, Polonya ve Romanya’ya gaz akışının durdurulması batı ülkelerini ikilemde bırakmaya devam etmektedir. Kış mevsimne kadar Rus gazına bağımlı Avrupa ülkelerinin bir çözüm üretememeleri halinde NATO kapsamında sağlanan gevşek birlikteliğin hızlıca çözülebileceği değerlendirilmektedir. Polonya ve Romanya ilk test alanıdır. Bu iki ülkenin seçilmiş olmasının nedeni, ABD’ye en geniş şekilde kapılarını açmış olmaları ve Ukrayna’ya silah vb yardımların bu iki ülke üzerinde gidiyor olmasıdır. Batıyı Rusya’ya karşı yaptırım vb. konularda teşvik eden ABD ve İngiltere’nin tuzları kurudur. Bu iki ülkenin Rus gazına bağımlılıkları sıfıra yakındır.

2022-2023 kışının çok zor geçeceği şimdiden belli. Rusya’nın, ilk sıraya Rusya politkası konusunda gitgeller yaşayan Almanya’yı alması kuvvetle muhtemeldir.