KELİMELER

Recep GARİP 02 Eyl 2022

Recep GARİP
Tüm Yazıları
Cennet kokan ellerle, mürekkep kokan eller, yan yana duruyor kanımca. İnsanlığın hayrına kalem kullanmak ve "kaleme andolsun" diyerek hakkını vermek hiç de kolay değildir.

Cennet kokan ellerle, mürekkep kokan eller, yan yana duruyor kanımca. İnsanlığın hayrına kalem kullanmak ve “kaleme andolsun” diyerek hakkını vermek hiç de kolay değildir.

Kalem sahiplerinin namusu, kelamlarına, kalemlerine, helal ve harama dikkat etmekle korunabilir. Kelimenin içinden süzülerek, kelimeler dünyasından seçilerek gelen, kelimelerden derlenip toparlanarak şiire dönüşen her bir mısranın, her bir cümlenin, her bir hikâyenin sağlayacağı sonuç insanlığın hayrına olmalıdır. Hayrın kelimeleriyle, şerrin kelimeleri en baştan savaş halindedir. Dolayısıyla hakkı tutan kelimelerin hakkın katında değeri ve kıymeti vardır, bundan kuşku duymuyoruz. Edep kökünden boy veren edebiyatın dili de, tarzı da, üslubu da, seçtiği kelimeleri de, yüklediği anlamları, teşbihleri, mecazları da aslına uygun olacaktır, olmalıdır da.

Aslında kelimeler doğduğu iklimin, kültürün, inancın, toplumun karakterini taşır. Ahlak dediğimizde her bir kelimenin bireyden topluma yansıması da bu çerçevede ele alınmalıdır. Tıpkı aile bireylerinin bir arada birbirlerinden ilham almaları, birbirlerini beslemeleri, doyurmaları, her türlü hal ve davranışla büyütülmeleri nasılsa kelimelerde böylesi bir kök aileye mensupturlar. İçinde beslendikleri ailenin karakterini yansıtırlar. Buna sebeptir ki kullandığımız her bir kelimenin böylesi bir ameliyesinin olduğu unutulmamalıdır. İçinde yaşadığınız kabın şekli, atmosferi sizi içte ve dışta nasıl yansıtıyorsa her bir kelimenin de böylesi bir atmosfere sahip olduğu düşünülmelidir. Kelimelerimiz, cümlelerimiz bizleri yansıtan en sahici aynalarımızdır. Bir kelime deyip geçmemek icap eder. Topu topu bir kelimede kıyamet koparmanın ne anlamı var diyemezsiniz. Sessizce beklediğiniz, kabullendiğiniz bu türden davranışların sizi nasıl gelecekte bozguna uğrattığını gördüğünüzde geç kalmanın pişmanlığının bir anlamı olmayacaktır. Gelen ve giden kelimeler kendi asaleti neyse öyle gider ve gelir. Dolayısıyla buna dikkat etmek her bir vatan evladının borcudur. Kapıyı bu anlamda açık tutamazsınız. Mecburiyetlerle bir kelime kabul edilebilir ki kabul edildiğinde de dilin kendi öz değirmeninde öğütülerek toplumun diline, dinine, ahlakına uygun hale dönüştürerek bireylerin kullanması sağlanmış olur. Aksi takdirde yabancılaşmanın bir virüs gibi damarlara gireceği unutulmamalıdır. Düşünce zafiyeti kelimeleri ihmal ederek başlar. Nemelazımcı anlayış toplumun birliğini, dirliğini bozar. Toplum; aynı ülkünün, aynı inancın, tarihin, coğrafyanın renklerini, anlayışlarını taşır. Böylesi derin ve soylu bir geçmişin birikimleri kolayca yok edilemez. Buna izin verilemez. Hiçbir insan, hiçbir yetkili bunu görmezlikten gelemez. Tıpkı aile içindeki bireyin durumunun aile bireylerince kontrol edilmesi gibidir. Sokakların, caddelerin isimlerini koyarken asli hüviyetimizi geleceğe taşıyacağı aklımızdan çıkarılmamalıdır.

Her sokak, her cadde ismi dünden bugüne önemli işaretler taşır. Rakamlara geçmek demek geçmişi terk etmek, tarihe ihanet etmek demektir. Buna müsamaha edilemez. Bir sokak ismiyle ne olur diyemezsiniz. Her bir sokak ismiyle büyük bir tarihin, coğrafyanın, ilim, bilim ve sanat insanlarının dünyasını dolaşmış olursunuz. Her bakan çocuk, genç insan orada kendi dünyasını keşfe çıkar.

Bir diğer husus ise; yabancılaşmayı teşvik eden mağazaların, dükkânların, alışveriş merkezlerinin, otellerin isimlerindeki tavizlerin önüne geçmek meselesidir. Bize ait, bizden isimleri dosdoğru kullanmak icap ediyor. Her bir kelimenin asaletiyle meseleye bakılacak olunursa eğer yabancı kelimelere ihtiyaç olmadığı görülecektir. Yabancılaşma kendinden kopma ve uzaklaşmadır. Devleti yöneten iradenin dil konusundaki hassasiyeti, en azından sigara konusunda gösterdiği hassasiyet kadar olmalıdır. Dil; din demektir, ahlak, gelenek ve görenek demektir, ben sen, o biz demektir. Kurum ya da kuruluşlara isim değişikliği teşviki verilmelidir. Dil konusunda her bir kelimenin toplumun hayatına renk kattığı unutulmamalıdır. Yasal düzenleme ile dilimize ihanetin vatana ihanet anlamına geldiği topluma aktarılmalıdır. Bu ifadelerden yabancı dil öğrenme konusuna karşı çıktığımız anlaşılmamalıdır.

 Her şeyin aslına döneceğini bilen kalem erbapları, mürekkebe bulanmış kelimelerden cenneti hatırlatacak, cennetin kapılarını aralayacak ve cennetin terazisinde tercih edilen vasıflar, ameller olmasını sağlayacak şekilde sorumluluk hissederler ve öyle kullanırlar. Bu sorumluluk hissi insanlığın sorumluluğunu hatırlatır. Her bir eylemde insandan insana yayılan duygu yoğunluğuyla, mürekkep kokan ellerin öpülesi eller olduğunda kuşkumuz yoktur. Biliriz ki “bir harf öğretene kırk yıl köle olunacağı” öğütlenirken, “beşikten mezara değin ilim öğrenme” bizlere emredilmektedir.

Bu aşkla, bu duyguyla kalemler dile gelerek, bir eserin inşası sağlanmış olur. Umuyoruz ki her yazdığımız eserin, yazının hayırlı bir amelin inşasından, yeni kalemlerin muştusu, güllerin kokularını artıracaktır. Bu bir bilinç ve sorumluluktur. “Mürekkep Kokan Eller” medeniyetimizi inşa eder. İlmin ve irfanın sofrası kelimelerdir. “Kuş Üzümü Gözlerin” dediğimizde inceliğin, narinliğin, zarafetin, naifliğin, hassasiyetin, şefkatin, tevazuun, merhametin anlatılmak istendiğini anlayabiliriz. Tıpkı kaleme yazması emredildiğinden bu yana yazanların hassasiyetine dair bizi düşündürmesi gibi. Elbette insan yapıp ettiklerinden, sebep olduklarından sorumludur. Ben böyle düşünüyorum diyerek bir kenara çekilemezsiniz. Sizin öyle düşünmeniz toplum bireylerine nasıl yansıyor, yaşayışınız nasıl tepki alıyor, düşünme tarzınız ne kadar kabul görüyor, toplumun genel ahlakına uygun olup olmadığınız göz ardı edilebilir mi?  Elbette edilemez. Bana değmeyen yılan bin yaşasın diyemezsiniz. Size şimdi değmeyen az sonra, biraz sonra, bir müddet sonra bir vakit sonra mutlak surette gelip dokunacaktır. Size, ailenize, çoluk ve çocuklarınıza…

Kelimeler, efsunlu gök ekinleri

Kutlu efsanelerden sökün edip gelen

İçinde bin umman taşıyan kelimeler

Yerle göğün buluştuğu dualı kelimelerdir bunlar

Selamımız, kelamımız, sesimiz, nefesimizdir bizim

Sözümüz, özümüz olan kelimeler...