İKİSİNDEN BİRİ

Mehmet Arif DEMİR
Tüm Yazıları
Geçen hafta "Dört Yiğit Çıktı Meydâne" demiştik bu hafta onların ikisi (Erzurum ve Eyüp) gitti, ikisi (Bandırma ve İstanbul) kaldı. Hikâyeye kaldığımız yerden devam ediyoruz anlayacağınız.

Geçen hafta “Dört Yiğit Çıktı Meydâne” demiştik bu hafta onların ikisi (Erzurum ve Eyüp) gitti,  ikisi (Bandırma ve İstanbul) kaldı. Hikâyeye kaldığımız yerden devam ediyoruz anlayacağınız.

Daha kimin yayınlayacağı bile belli olmayan, tarihinin 1923’den mi, 1959’dan mı başladığına karar veremediğimiz, TFF ve MHK’sıyla “evlere şenlik” olan (ama ne hikmetse adıyla sanıyla) “Süper Ligimiz”e çıkmak için Ankaragücü ve Ümraniye’den sonra üçüncü takım kim olacak? sorusunun cevabını çok az kaldı, yarından sonra öğreneceğiz.

Geçen Pazar günü öğleden sonra önce Bandırma’da sonra da İstanbul Esenyurt’da trajik ve dramatik iki 90 dakika izledik futbolseverler olarak. Galipleri kutluyor, mağluplara da “durmak yok, çalışmaya devam” diyoruz.

Önce Bandırma’dan başlayalım. Son yılların en tartışmalı hakemlerinden birisini bu maça vererek maç başlamadan insanların zihinlerine şüphe tohumları ekmekten çekinmeyen “irade” gene gündemi belirlediği için mutlu olsa gerektir. Suat Arslanboğa’nın Bandırma-Eyüp maçının beşinci dakikası dolmadan Bandırma lehine verdiği “komik” penaltı, penaltı sonrası VAR’a bile gitmeden atışı alelacele kullandırması ve sonrasında Eyüpspor’un attığı golü penaltıdan daha komik bir faul gerekçesiyle VAR’dan izleyip iptal etmesi, akıllara 2019 yılında yönettiği skandal maçlardan sonra yırtılan hakemlik lisansı/sözleşmesini getirdi. Bu iki kritik karar zaten 1-0 gibi oldukça zayıf bir avantajı Eyüp’ten alıp Bandırma’ya vermek için yetti de arttı bile. (Maçın öğlen 15.30’da Marmara Bölgesi sıcaktan kavrulurken oynatılmasına, diğer yarı final maçı ile farklı saatlerde oynatılmasına falan hiç girmeyelim, nasılsa minareyi çalanlar kılıfını hazırlamıştır.)  

Neyse Eyüplü dostlar bu olanlardan gereken dersleri çıkararak seneye daha güçlü bir mücadele vereceklerdir nasılsa. Onların “yüz yıllık sevda”sı ve Semt-i Mukaddes de bunu icap ettirir zaten.

İstanbul Esenyurt Necmi Kadıoğlu Stadı’ndaki rövanşa gelirsek de; aslında bu maç Erzurum’daki maçta oynanmış ve bitmişti. Deplasmanda Dadaşların bileğini 4-2 ile bükmek her babayiğite nasip olmaz ama İstanbulspor bunu geçen hafta sağlayarak ikinci maça minimum iki gollük bir avantajla çıkmayı garantilediği için Pazar günkü maç bir nevi ciddi bir antrenman maçı idi Sarı Siyahlılar için. Allah var onlar da bol bol pas yaparak, oyunun inisiyatifini hep ellerinde tutarak ve Erzurumlu oyuncuların kendilerine hiç yakıştıramadığımız sert ve hırçın futbollarına ayak uydurmayıp sakin kalarak finale ulaştılar. Yarı finale kalan takımlar içinde işlek bir oyun planı olan ve bunu sadakatle her şartta uygulamaya çalışan yegâne takım da İstanbulspor’du zaten.

Yarından sonra 2 Haziran Perşembe günü Bandırmaspor-İstanbulspor maçı ile uzuun ve yorucu bir sezonu daha geride bırakarak önce Milli maçlar sonra da transfer çalışmaları ile dolu yoğun bir gündem bizi bekliyor. Bakalım; Türk Futbol Tiyatrosu’nun VIP Locası’ndaki son koltuk kime nasip olacak?

Hepimize güzel bir Haziran, mutlu ve huzurlu bir Yaz diliyoruz.