BAHÇEDEKİ ÖRDEKLER

Dr. İlhami FINDIKÇI
Tüm Yazıları
Ördeklerden bir tanesi bahçedeki merdiven boşluğuna düşünce diğerlerinin şaşkın ördek misalinin çok ötesindeki feryadından günümüz insanı için alınacak önemli dersler var. Başkasına iyilik yapma içgüdüsü ve yardım davranışı konusunda günümüz insanının, ailesinin hali nedir acaba?

Ördeklerden bir tanesi bahçedeki merdiven boşluğuna düşünce diğerlerinin şaşkın ördek misalinin çok ötesindeki feryadından günümüz insanı için alınacak önemli dersler var. Başkasına iyilik yapma içgüdüsü ve yardım davranışı konusunda günümüz insanının, ailesinin hali nedir acaba?

Ev bahçeli olunca hayvansız da olmuyor. Son denememiz bahçede beslemek için dört tane ördek. Geldiklerinde küçücük olan ördeklerin her birini farklı yerlerden almıştık. Yan yana gelmekte zorlanan ördekler, birlikte neleri başarmadılar ki? Kısa zaman sonra aynı suda birlikte yüzmeye, bahçede birlikte dolaşmaya, birlikte yemeğe başladılar. Birbirlerine öylesine alıştılar ki yiyecek verileceği zaman kümesten çıkışlarını, birlikte hareket etme davranışlarını, birbirlerini beklemelerini ve gözetmelerini, yiyecekleri geciktiğinde çıkardıkları ortak sesleri ve zarar verebilecek bir hayvan karşısındaki ortak tepkilerini görmelisiniz.

Biraz daha irice bir liderleri var bu ördek ailesinin. Lider ördek önde diğerleri arkada sanki askeri bir disiplinle tek sıra halinde yürüyorlar. Bazen uyuyacakları zaman vücut ısılarından yararlanmak için birbirlerine sıkıca sarılmalarını ve bazen de vücutlarında gagalarının ulaşamadığı yerlerde birbirlerini kaşımalarını ilgiyle gözlemliyoruz. Ördek sendromuna giren insanlar gibi durumlarını olduğundan farklı gösterme dertleri olmayan gerçek ördeklerin bu sade, sıradan ve doğal yaşam mücadelelerinden dersler almaya çalışıyoruz.

DÜŞEN İÇİN MÜCADELE

Son olaydan aldığımız ders ile biraz daha şaşırdık. Her nasılsa bahçedeki merdiven boşluğuna düşen ördek için başta lider olmak üzere ördeklerin kıyamet kopmuşçasına çıkan feryatlarını, kurtarma çabalarını hayretle izledik. Kenarda durup düşene üzgün gözlerle bakan bir duruş değil bu. Samimi, içten ve gönülden bir çaba, arkadaşları için ne gerekiyorsa yapma telaşı ve düşen için bir mücadele davranışı bu.

Düşen ördeği kurtarıp tekrar aralarına kattığımızdaki manzarayı görmeniz lazımdı. Tehlikeden kurtulana gagalarıyla ve kanatlarıyla dokundu diğer ördekler, yanından dakikalarca ayrılmadılar.

Ördeklerin dünyasında bunlar olurken ister istemez insanların dünyasında neden bu doğal davranıştan, başkası için mücadele etmekten, yardımlaşmadan uzaklaştığımızı düşündük yeniden. Ördeklerin ördekler için yaptıklarını insanlar neden insanlar için yapmıyor acaba? Ördekteki içgüdüsel iyilik üretme davranışından çok daha geniş bir potansiyele sahip insan aklı, neden kendi aile üyesine düşman olabiliyor? Aile üyelerinden birinin başına bir hal geldiğinde biz ne yapıyoruz acaba? Aile üyesini düştüğü sıkıntıdan kurtarmak bir yana onu büsbütün batırmak için özel bir çabaya neden girişiyoruz acaba?

Soruları çoğaltabiliriz. Cevapların özünü oluşturacak bir tespiti öncelikle dile getirmek zorundayız: Günümüz insanı ailede, iş yerinde ve toplumda birbirine iyilik üretmekten giderek uzaklaşıyor. Birbiri ile gelişmesi, büyümesi, olgunlaşması ve iyi bir insan olması gereken bireyin giderek diğerinden uzaklaştığına, yabancılaştığına, öncülük yarışına girdiğine ve bencilleştiğine şahit oluyoruz. İyilik üreterek var olmayı, karşıtlık mücadelesi ile tüketerek var olmaya tercih edenlerimiz çığ gibi artıyor.  

KURTULUŞU NEREDE ARIYORUZ?

Yıllardır hayatın bütün zorluklarını birlikte göğüslediği, birlikte dünyaya çocuk getirdiği, vaktiyle sevgilisi, cananı her şeyi olan eşini sokak ortasında öldürenler, bebeğini daha ayını doldurmadan sokağa terk edenler, aile şirketinde kardeşlerini türlü oyunlarla aldatanlar, ahlakı ve edebi unutarak gösteriş derdiyle diğerlerini alt etmek için her yolu mubah görenler, hakkı ve adaleti sadece kendisi için var sayanlar, cenazede bile gösterişi terk etmeyenler, ideolojisini takıntı haline getirerek başkasını yok sayanlar, kimsesizlere kucak açmak yerine onları daha da kimsesizliğe itenler…

Yeryüzünde hızla yayılan bu davranış örneklerini çoğaltabiliriz. Bunun en basit sonuçlarından biri olarak hayatlarında maddenin süksesinden manaya yer bulamayanların giderek çeşitlenen ruhsal bunalımların pençesine girdiklerini hatırlatmamız yerinde olacaktır. Unutmayalım ki dünyada çığ gibi çoğalan anti sosyal davranışın, stresin, endişenin, depresyonun, narsisizmin ve daha ileri zihin ve ruh hastalıklarının özünde başkasına bir katma değer üretememenin önemli bir yeri vardır.

Sevgi, iyilik, güzellik, merhamet, üretim, paylaşmak ve güzel ahlak yerine bireysellik, tüketim, gösteriş ve hırsla şahlanmak modasına fazlaca kapıldı insanoğlu. Tek çözümü başkasını pervasızca eleştirmekte bulan günümüz insanı, kurtuluşun kendi özünde olduğunu unutuyor. Oysaki kurtuluşu başka yerde arayanlardır kaybedenlerdir. Kendisinden kaçarak değil kendisinde kalarak yani daha çok insan olarak mücadele edenlerin kazanacağını unutmuş haldeyiz.

 Hazine insanın kendisidir ve bu hazine insanı başkası için düşünmeye, davranmaya ve üretmeye zorlar. Gerçek hazinesini yani başkası için bir şeyler yapma çabasını unutan birey, gönül değerlerinden uzaklaşır, kalbinin deryasına yabancılaşır. Hem mutsuz hem umutsuz olur. Zira sadece kendisi için yaşayanlar mutsuzdur.

Oysaki mana odaklı gönül değerlerini, madde odaklı varlık değerlerine tercih edenler, önyargılarından kolayca sıyrılırlar. Etnik, mesleki, statü gibi çeşitli alanlarda insanı esir alan narsisizmi yenerler. Gerçek olguları gölgede bırakan sanal algılarla daha rahat başa çıkarlar. Ve başkaları için mücadele ederler. Bizim ördekler gibi.