ÖSYM VE YÖK NEYİ BEKLİYOR?

Micheal KUYUCU 13 Oca 2023

Micheal KUYUCU
Tüm Yazıları
En az üç milyonu etkileyecek bir sınav olan YKS ve yine milyonlarca insanın adeta kaderini belirleyecek ÖSYM sınavlarındaki muamma hala devam ediyor.

En az üç milyonu etkileyecek bir sınav olan YKS ve yine milyonlarca insanın adeta kaderini belirleyecek ÖSYM sınavlarındaki muamma hala devam ediyor. Seçim takvimini bahane ederek sınav takviminin açıklanmaması mağduriyetten başka hiçbir şey yaratmıyor.

Bir türlü açıklanmayan takvim

Geçtiğimiz ay ÖSYM 2023 yılının sınav takvimini açıkladı. Bu sınav takviminde YKS sınavı kapsamında yapılacak TYT ve AYT sınavlarının 17 ve 18 Haziran tarihlerinde yapılacağı yer alınca ortalık karıştı. Ortalık karıştı çünkü herkes 18 Haziran’ı ajandasında genel seçimlerin yapılacağı tarih olarak yazmıştı. ÖSYM’nin bu açıklamasından sonra seçim tarihi tartışmaları daha da alevlendi. ÖSYM hemen sınav takvimini geri çekti ve sınav takviminin daha sonra güncellenerek açıklanacağını duyurdu. O gündür bugündür hala ÖSYM’nin sınav takvimini açıklamasını bekliyoruz.

Cumhurbaşkanının seçimlerin mevsimsel koşullardan dolayı biraz geriye alınacağını açıklamasıyla birlikte sınavın 18 Haziran’da yapılmayacağı kısmi de olsa geçerlilik kazandı. Şu an seçim için nisan ve mayıs aylarını içeren tarihler konuşuluyor. Artık herkes seçimlerin 18 Haziran’da yapılmayacağı konusunda hem fikir ama ÖSYM ısrarla sınav takvimini açıklamıyor. Bunu neden yaptığını anlamıyorum ama bunun sınava gireceklere verdiği psikolojik etkiyi az çok tahmin ediyorum.

Diyelim ki seçim tarihi değişmedi!

Diyelim ki en kötü ihtimal genel seçimler ilk anons edildiği tarih olan 18 Haziran’da yapılacak. ÖSYM basit bir refleksle sınav tarihini 25 Haziran’a alsa ne olurdu? Bu sınav tarihinin seçimlere zararı ne olurdu? Diyelim ki seçimler 18 Haziran’da yapıldı ve ikinci tura kaldı. Bu durumda ikinci tur seçim 2 Temmuz’da olacak.  Bu iki tarihin YKS sınavlarına ve ÖSYM takvimine etkisi ne olur? Ben size söyleyeyim hiçbir şey! Peki, koca ÖSYM neden basit bir refleksle bu sınavı bir hafta ileriye alamadı? Bu inisiyatifi neden gösteremedi? 

Amatörlük belirsizlik yarattı

ÖSYM’nin sınav takvimini ısrarla açıklamaması öncesinde ve sonrasında yapılacak diğer sınavların da tarihini ve bu sınavlara girecek olan insanların da hayatlarını etkiliyor. Zaten ölçme ve değerlendirme konusunda tartışma konusu olan bu sınavlara bir de belirsizliği eklendiğinde milyonlarca insanın hayatına olumsuz etki ediyor. Düşünün üniversite kariyerinizi belirleyecek hayati bir sınava gireceksiniz ama sınav tarihi belli değil, sonrasındaki tercih dönemleri belli değil. Siz bir yandan sınava hazırlanıyorsunuz diğer yandan da sınav tarihini bekliyorsunuz. Bu kimse kusura bakmasın ciddi bir amatörlük. 

Sınav 18 veya 25 Haziranda yapılabilir 

ÖSYM’nin seçim ile sınav takvimini ayırt ederek bir an önce yıllık sınav takvimini açıklaması lazım. Bu sınavlar pekâlâ 17-18 Haziran tarihlerinde yapılabilir. Hadi işinizi sağlama almak istiyorsunuz 25 Haziran’a koyun sınavı ve hemen açıklayın. Bu sınav tarihinin seçim takvimi ile hiçbir etkileşimi olmaz. Bu takvim açıklandıktan sonra YKS sınavlarının öncesinde ve sonrasındaki sınavların da takvimi belli olacak ve insanlar bu hayati sınavlara göre bir pozisyon alacak. En azından rahatlayacak. 

Akademisyenlerin işsizlik stresine YÖK neden susuyor?

Sınav demişken yüzlerce akademisyenden aldığım mesajlar sonucunda araştırdığım ve keşfettiğim bir sıkıntıdan da bahsetmek istiyorum. YÖK geçtiğimiz yıl bir karar alarak yabancı dilde eğitim veren üniversitelerde ders veren akademisyenlerin dil baraj notunu seksenden seksen beşe çıkarttı. Bunu yaparken de bu talebin üniversitelerden geldiğini iddia etti. Hali hazırda İngilizce ders anlatan akademisyenlerin dil sınav notlarını Eylül- Ekim başına kadar güncellemelerini tebliğ etti. Yeni hoca alan üniversitelerinde dil baraj notunu 85 olarak uygulamasını istedi.

Üniversiteler de akademisyenler de zorda

İlk başta herkes hallederiz moduna girdi. Ama zaman geçtikçe üniversiteler dil puanı 85 olan akademisyen bulmakta zorluk çekmeye başladı. Mevcut ders veren ve dil notu 80 ve üstü olan üniversite hocaları da dil notlarını 85 yapmaya çalıştı. Şunu deneyimlediğim için belirtmek isterim ki ÖSYM’nin dil sınavları çok zor. Şöyle zor, bu sınavlardan 85 ve üstü puan almak çok zor. İş böyle olunca akademisyenlerin büyük bir bölümü bu notu alamadı ve üniversiteleri onları “eğer bu notu alamazsan ders veremezsiniz” demeye başladı. Yüzlerce akademisyen bu dil puan barajı yüzünden işsiz kalma stresi yaşamaya başladı. Buna bir de ÖSYM’nin belirsiz dil takvimi de eklenince herkes dil puanı tutturma telaşına girdi. 

YÖK’e soru

Düşünebiliyor musunuz bu ekonomik krizde işsiz kalmamak için akademisyenler ÖSYM’nin dil sınavına girip 85 almaya çalışıyor. Bunların arasında yaşı genç olan da var yaşı altmışlarda olanlar da var. Şimdi tam da seçim öncesi YÖK başkanı Erol Özvar’a sormak istiyorum: Bunu mu layık görüyor YÖK akademisyenlerine? 

Yani bir yandan ekonomik sıkıntılar, bir yandan seçim yılının getirdiği kutuplaşma baskısı, bir yandan ÖSYM’nin belirsiz seçim takvimi var ve akademisyenlerin içinde olduğu duruma bakın. Bu akademisyenler için olduğu kadar üniversiteler içinde ciddi bir mağduriyet. Akademisyenler “dil puanında 85 alamazsam işsiz mi kalacağız?” diye kara kara düşünüyorama bunu ne YÖK ne de bir başkası takmıyor.

Bu barajın anlamı nedir?

Türkiye’de daha ana dilini dahi adam gibi kullanamayan akademisyenler varken neden ders verenlere 85’lik bir dil puan barajı konuluyor?

Cumhurbaşkanı pandemiden önce açıkladığı doçentlik kriterlerinde doçent olmak isteyene dil sınavından “55 al” diyor, ama YÖK “tamam 55 al ama İngilizce ders vermek istiyorsan 80 olan barajı yukarı çektim 85 alacaksın” diyor. Yurt dışında öğrenci almak istiyorsunuz ama yabancı dilde eğitim veren akademisyenlere baraj notu koyarak pazarı daraltıyorsunuz. 

Ben bana gelen yüzlerce mesaj ve SOS iletilerinden hareketle bu konuya değindim. Benim anlamlandıramadığım bir diğer konu da bu baraj notunun anlamsızlığı. Ders anlatmak “speaking” ve “listening” yani “konuşma” ve “dinleme”  becerilerinin daha aktif olduğu bir eylem. Fakat YÖK bunu ÖSYM’nin daha çok “okuma”ya dayalı beceriyi sorgulayan bir sınava bıraktı ki bu da çok ciddi bir hata.

Öğrencilere baraj yok ama hocalara baraj var

Öğrencilere YKS barajını kaldıran YÖK’ün akademisyenlere de dil ve benzeri not barajlarını kaldır ması gerekiyor. Bırakın üniversite kendi barajını kendisi belirlesin, bırakın üniversite bir hocasının yabancı dilde ders anlatıp anlatamadığını kendi yapacağı sınavlarla belirlesin. Bunu vebalini yine kurum kendisi çeker.

YÖK’e çağrı

Benim buradan binlerce akademisyen adına YÖK’e bir çağrım olacak. Hadi dil sınav sistemini değiştirmediniz, bunu yapmadınız o zaman enflasyonist ortamla mücadele eden, ÖSYM’nin sınav takvimini bile daha bilmeyen üniversitelerdeki hocaların üstünde olan ve onları işsiz bırakma baskısı taşıyan bu dil barajını kaldırın ya da bir sene daha erteleyin. 

Bu zor geçen yılında bu anlamsız dil puanı barajı yüzünden bir akademisyen bile işsiz kalsa hem yazık hem de günah hem de haksızlık. Unutulmamalı ki o dil barajını geçemeyen bir akademisyenin kötü bir eğitmen olduğunu iddia edemeyeceğimiz gibi o dil barajını geçen akademisyenin de iyi bir eğitmen olacağını iddia edemeyiz. Ben neler neler gördüm bir anlatsam….