Altemur Kılıç 92 yaşında öldü. Bülent Ecevit, Ahmet İsvan, Tunç Yalman gibi arkadaşlarıyla birlikte dört sınıf önümdeydi Robert Kolej'de. Adına Demir derdik. Hiçbir konuda kişisel üstünlük taslamayan, ama "ırkımızın üstünlüğüne" iman etmiş bir katıksız sağcıydı. Bunu hiç saklamaz, okulun mahalle baskısına zerrece aldırmazdı.
Umarım Musul'un lafından bıkıvermediniz. "Madem petrolünde gözümüz yok, o şehirden bize ne" diye omuz silkenimiz de çıkmaz inşallah.
Her şeyden kuşkulanmak çok tedirgin edici bir duygudur. FETÖ sorunu ülkemize öyle bir kâbus yaşatıyor.
"Bir köpeğin bir adamı ısırması haber değildir. Bir adamın bir köpeği ısırması ise haber olur." Hangi köpek, hangi adam? Ona da bağlıdır. Obama'nın köpeği Putin'i ısırırsa, bakın nasıl haber oluyor!
Cumhurbaşkanımıza sıkça yakıştırılan bir özellik var: Kabadayılık. Nereden çıkıyor bu? Önce, doğduğu yerden.
Herhalde aritmetik öğretmeye yarayan çocuk tekerlemesini bir ana okulu kitabında görmüştüm. Nedense unutmamışım: