Sevgili Claude Steiner'ın bu hikayesini sizinle paylaşmak istiyorum. Dilediğiniz gibi hem bu hikayeyi hem de sıcak yumoşlarınızı dağıtmaya devam edebilirsiniz.
Hiç düşündünüz mü neden davrandığımız gibi davranırız? Bazı temel davranışlarımızın sebebi nedir? Mesela neden birilerine günaydın deriz ya da iyi akşamlar? Neden bazı insanlara surat asarız, görünce kafamızı çeviririz ya da onların istediği gibi davranmayız?
Son 5 haftadır size bizleri bir bilgisayar programı gibi süren, davranış, duygu ve inançlarımız etkileyen, bilinçaltımıza yerleşmiş sürücülerimizden bahsettim. Sürücüler konusu hatırlarsanız, benim çok sevdiğim, bireysel olarak danışanlarıma, kurumsal olarak da eğitimlerimde katılımcılara, üzerinde örnekler vererek ve kişiye özel uygulamalarla deneyimlettiğim Transaksiyonel Analiz isimli kuramdan. Neden mi özellikle bu kuram?
En son yazımda, en temel ihtiyacımız olan onay ve kabul ihtiyacımızı ilişkilerimizle karşıladığımızı yazmıştım.
İnsanoğlunun en büyük ihtiyacı ilişkilerdir. İlişkiler yoluyla kabul gördüğünüzü, onaylandığınızı, fark edildiğinizi hisseder böylece varlığınızı teyit edersiniz.
Geçen gün güzel bir tatil beldesinde anne-çocuk birlikteliğinde gördüğüm farklı, ancak içeriği benzer örnekler, bende bu yazıyı bir an önce yazıp sizinle bu konuyu paylaşma isteği oluşturdu.
Geçen hafta Yaşama Sanatı'nın inceliklerine değinmiş, bu haftayı biraz daha yavaşlayarak ve daha farkındalıkla yaşamanızı önermiştim.
Sevgili Okurlarım, iki hafta kadar ara verdikten sonra tekrar buluşmanın heyecanı ile hepinizi kucaklıyorum.