OH OLSUN DUYGUSU!

Funda ÖZKALYONCU
Tüm Yazıları
Çocuktuk, şahane mahallemiz de, şahane mahalle kültürü ile büyüdük.

Kötü insan hiç yok denecek kadar azdı.
Tek tük, şu anda konuşulamayacak kadar insan hikayesi olurdu.
Çocuktuk.
Yanlışlıkla "oh olsun" bak o! insanlara ne kötülükler etti derdik.
Annemiz.
Aman sakın yavrum, öyle söyleme çok günah der bizi sustururdu.
Ne oh olsun diyebildik.
Ne o da ettiğini buldu diyebildik.
Ne ektiğini biçti diyebildik.
Ne keser döner sap döner diyebildik.
Ne layığını buldu diyebildik.
Diyemedik vesselam.
Hayat ve akışı değişti.
İnsanlar değişti.
Eh cehennem var, farkındayız.
Merhamet ve acıma duygusu vicdanlarda hiç kalmadı.
Sosyal medyada, insanlar kendini, kocasını, çocuklarını, hayatını, evinde ne varsa, ne
yaşanıyorsa anlatıyor.
Aile sırrı kalmamış
Aile mahremiyetine ait, ne varsa her şeyini anlatıyor.
Sanırsın kendini ifşa et dönemi başlamış.
Anneni anlat, kızını anlat.
Anlatın durun.
İstesen olmaz.
Utanma duygusu, ne kendi adına, ne ailesi adına, ne yaşadıkları adına falan da kalmamış.
El bombası elinde, kendisini kendi kucağında patlatıp geziyorlar.
El bombası kucakta, pimi parmaklarının arasında.
Patlat dur.
Gazeteci Nagehan.
Sosyal medyasından yazmış, döktürmüş kendisini, kocasını ve hayatında ne varsa ifşa etmiş.
Rasim'den şiddet görmüş ve şöyle anlatmış.
"Evliliğim boyunca fiziksel şiddet gördüm, psikolojik ve ekonomik şiddet gördüm.
Yıllardır bunları içimde biriktirdim, bu gerçeklerden bahsetme zamanı gelmiştir.
İnsan bazen kendi için susuyor, içine atıyor.
Susmuş olmaktan pişmanım.
Gereken hukuki işlemleri başlatıyorum, artık susmayacağım.
Sevgili hemcinslerim susmayın, sustukça şiddet devam ediyor.
Bu tür erkeklere sesimizi yükseltelim, dur diyelim yeter diyelim yeter".
Diye uzun uzun yazmış.
Ben yazıyı kısalttım biraz, sıkıldım çünkü.
Nagehan hanım.
Siz susunca bütün kadınların susmayacağı gibi, siz "yeter" diye bağırınca bütün kadınların
yeter diye bağıracağını sanmayın.
Ülkeye yön veren haliniz vardı, ne oldu evde bir kuru kocanıza yön verememişsiniz.
Bir kuru Rasim'den korkmuşsunuz.

Cumhurbaşkanı ile defalarca aynı uçağa bindiniz, bu adam beni dövüyor deseydiniz keşke.

Emine hanım ile, hep buluştunuz ve konuştunuz, bu adam beni dövüyor bütün paramı elimden
aldı deseydiniz keşke.
Korkuyorum bu adamdan deseydiniz.
Her gün televizyon ekranlarında idiniz.
Bir gazetede yıllardır köşeniz var.
Rasim'den korkmak ne demek, ne münasebet.
Belki de susmaya hakkı olmayan, sayılı kadınlardan biri olabilirsiniz.
Çok güzelsiniz ve ağzı laf yapan bir kadınsınız.
Evli iken, kocanızın her türlü meselede ortağı olup, sonra ondan şikayet edemezsiniz.
Nagehan hanım, tanışırız üstelik.
Sizinle hangi kadınlar empati yapacak bilemem ama.
Sizinle kimler el ele tutuşup ses yükseltecek bilemem ama.
Ben empati yapamıyorum.
Rasim ile program yaparken, programda sus bi ya diye, bağıra çağıra elime vurmuştu.
Keşke beni arayıp, o iyi günlerinizde kocanız yani onun adına özür dileseydiniz.
Allah yardımcınız olsun.
Çocuklarınıza acısın.
Son olarak.
Ben bu yazıyı da oh olsun! demeden, eski röportaj yaptığımız günlerin hatırına, dostça
yazıyorum.
Dersem eğer.
Annem çok üzülür.
Funda'nın aklındakiler…
... Burada kaza yapıp, Oğuz Murat Avcı'nın ölümüne sebep olmuştu.
Ehliyetsiz 17 yaşındaki zengin çocuk, masum bir aile babasının ölümüne sebep olmuştu.
Ve annesi oğlunu, o gün göz göre göre Amerika'ya kaçırmıştı.
Amerika'ya oğlunu kaçıran kadın ile oğlu yakalanmış.
Kaza 1 Mart 2024’te oluyor.
O gün, anne oğul kaçıyorlar.
Kırmızı bülten ile aranmaya başlıyorlar.
Tam 106 gün sonra.
Amerika’da kuş uçmaz, bunları neden bu kadar zaman yakalayamadılar anlamadık ya.
Şimdi buraya tıpış tıpış gelecekler
Kazada ölen masum adamın babası, havalimanında anneyi ve oğlunu bekleyecekmiş.
Gözlerinin içine bakacağım diyor.
Adalet ve hukuk ne yapacak, kamu vicdanı ile herkes bekliyor.
Kendi evladını bilip, başkasının evladını evlat bilmeyen kadına, suç ortaklığıdan ne ceza
verecek bekliyoruz.
Funda'nın aklındakiler…
... Bayram çakalları var.
Beleşçiler, bedavacılar ülkenin her bir tarafına savrulmuşlar.
Eski ünlüler, eski sosyetikler ve influencer denen mesleksizler.
Bedava tatillere koşmuşlar.
Buralarda bedava tatil yapıp, bedava yiyip içecekler.
Onlar orada diye emin olun, kimse koşa koşa o mekanların meraklısı olmayacak.

1 uyduruk paylaşım yapacaklar.

Hava atacaklar, bir taraftan.
O mekanlara, istekleri ile yıldırıp öf dedirtecekler.
Bence bunları bayram süresince engelleyin ve story’lerine bakmayın.
Siz, bir şişe suya bile, tıpış tıpış para öderken.

Bedava ve beleş hayatlarına ve paylaşımlarına ortak olmayın.