Halkbank web
Ekonomi Kaynak: Ali Naki ÖZKAN 10.05.2024 16:09

VakıfBank Kültür Yayınları bu ay benzersiz kitaplarla kütüphanenize konuk olacak

VakıfBank Kültür Yayınları (VBKY) mayıs ayında da zengin bir kitap seçkisini okuyucunun beğenisine sunuyor. Tarihten edebiyata, felsefeden sanata kadar pek çok alanda eseri kitapseverlerle buluşturuyor.
VakıfBank Kültür Yayınları bu ay benzersiz kitaplarla kütüphanenize konuk olacak

Jill Lepore - Amerika Birleşik Devletleri Tarihi

Tarih- 880 sayfa

 

VBKY’nin tarih kitaplığı Jill Lepore’un kaleme aldığı, “Amerika Birleşik Devletleri Tarihi” kitabıyla genişlemeye devam ediyor. İrem G. Şalvarcı ve Barış Arpaç’ın dilimize çevirdiği kitap, Amerika’nın başlangıcından günümüze kadar uzanan mücadeleler ve çelişkilerle dolu tarihine yönelik kapsamlı bir inceleme yürütüyor. Bu uzun tarihi, “Fikir” (1492-1799), “Halk” (1800-1865), “Devlet” (1866-1945) ve “Makine” (1946-2016) şeklinde dört temel konu ve başlık altında tartışıyor. Lepore’un bu kapsamlı incelemesi, Amerikan ulusunun ideolojik temellerini ve tarih boyunca bu temellerin nasıl tezahür ettiğini, yalnızca siyasi liderlere ya da önemli olaylara değil, aynı zamanda dönemin toplumsal olaylarına, ekonomik değişimlere ve kültürel gelişmelere de değinerek ortaya koyuyor. Birleşik Devletler’in, temel idealleri olarak gördüğü özgürlük, eşitlik ve halkın egemenliği gibi kurucu ilkeleri sorgulayarak, bu idealleri, kölelik, ırkçılık, kadın hakları, göçmenlik vb. konulardaki mücadelelerle iç içe geçirerek ele alıyor. Bu doğrultuda Amerikan demokrasisinin zayıflıklarını ve sınırlarını tartışan Lepore, bir yandan da ulusal kimlik ve demokrasi kavramlarının dönüşümü bağlamında Amerikan toplumunun çeşitli kesimlerinin bu süreçteki rollerini ve birbirleriyle olan etkileşimlerini göstermeye çalışıyor. Lepore’un bu eseri, Amerikan tarihini anlamak bakımından temel bir kaynak olmasının yanı sıra, Amerikan toplumunun güncel meselelerini ve istikbaldeki yerini anlamak için bir kılavuz olma özelliği de taşıyor. 

 

 

 

Hüseyin Onur Ercan – Cânibî Ali Paşa

Tarih- 360 sayfa

 

Hüseyin Onur Ercan’ın yazdığı “Cânibî Ali Paşa”, Habsburg Viyana’sına gönderilen büyük sıfatlı son elçimiz Cânibî Ali Paşa’nın macerasını ele alıyor. 1739’da Osmanlılar, 21 sene önce kaybettikleri Belgrad’ı Habsburgların elinden almayı başarmıştı. Bu önemli zaferin ardından iki imparatorluk arasında barış için karar kılındı. Müzakereler neticesinde kararlaştırılan barışın akdi için taraflar büyük elçilerini tayin etti. 1806 yılında Kutsal Roma Alman İmparatorluğu tarihe karışana kadar birkaç Osmanlı elçisi daha Viyana’ya gitmiş olsa da hiçbiri, Cânibî Ali Paşa gibi göz kamaştıran, şaşaalı, neredeyse bin kişilik bir maiyet sahibi olmamışlardı. Günümüze ulaşan bir sefaretnamesi olmasa da Cânibî Ali Paşa ve elçiliği hakkında çoğu ilk defa gün yüzüne çıkan Avusturya ve Osmanlı arşiv belgelerinden yapılmış bu çalışma, erken modern Osmanlı diplomasi tarihçiliğinde yeni bir ufuk açacak.

 

 

Dag Nikolaus Hasse - Avrupalı Nedir?

 

İnsan ve toplum- 120 sayfa

 

Felsefe tarihçisi ve oryantalist Dag Nikolaus Hasse’nin yazdığı, Selahattin Akti’nin dilimize çevirdiği “Avrupalı Nedir?” kitabı, yapay Avrupa fikirlerinin bir eleştirisini sunuyor ve gerçekçi bir Avrupa kavramı geliştiriyor. Güçlü bir cazibeye sahip olan “Avrupa” kelimesi birçok insan için düşünce ve din özgürlüğü, demokrasi, eşitlik, hukukun üstünlüğü ile özgürce gelişen bir kültür umudunu temsil ediyor. İkinci Dünya Savaşı ve Holokost’tan sadece birkaç yıl sonra varılan bu nokta, şaşırtıcı derecede olumludur. Ama aynı zamanda, Avrupa’ya olan bağlılık hissinin başta Avrupalılar olmak üzere pek çok insanda zayıf olduğu da şikâyet konusudur. Bu nedenle, “Avrupa” ifadesini, onu oluşturan ve bir arada tutan şeyleri tanımlayan fikirler, değerler ve kültürel geleneklerle doldurmaya yönelik pek çok girişim olmuştur. “Avrupalı Nedir?”, yazarının açık uçlu bir Avrupa kavramını teşvik etmesiyle diğer girişimlerden farklı bir yerde duruyor. Avrupa hakkında konuşmayı sömürgecilikten kurtaran ve romantiklikten arındıran iki yönlü bir değişime çağırıyor. Bu şekilde düşünmenin, Avrupa kavramının tarihindeki iki dönemden -1700’lerdeki Aydınlanma ve sömürgeci dönem ile 1800’lerdeki Romantik dönem- kaynaklanan düşünce biçimlerinin üstesinden gelmeyi mümkün kılacağını iddia ediyor.

 

 

Hans Renders, Binne De Haan, Jonne Harmsma - Biyografik Dönemeç

 

Tarih- 405 Sayfa

 

“Biyografik Dönemeç”, tarih ve sosyal bilimlerde biyografi alanındaki gelişmelere ışık tutan en güncel araştırmaları bir araya getiriyor. Hans Render, Binne De Hann, Jonne Harmsma’nın hazırladığı, Uğur Yankı Üçkardeş’in Türkçe’ye çevirdiği bu özel çalışma biyografi, tarih ve tarih teorisi okurları için önemli ve değerli bir kaynak. Bu alanda önde gelen on beş akademisyen, biyografik perspektifi bir araştırma metodolojisi olarak sunuyor. Biyografi, 1980’lerden bu yana akademik çevrelerde giderek daha çok rağbet görüyor. Bu kitap, beşerî bilimlerin içinden geçmekte olduğu biyografik dönemecin teorik sonuçlarını ve imkânlarını vurguluyor. Kitabın bölümleri din, ırk, medya ve mikro tarih gibi konuları ele alarak biyografiyi sadece tarihçiler için değil aynı zamanda edebiyat, sosyoloji, ekonomi ve siyaset gibi alanlardaki keşifler için de uygun bir saha olarak sunuyor. Bu kitap tarihsel failliği, birincil kaynakların kullanımı ile bağlam ve tarih yazımının eleştirel analizini vurgulayarak biyografinin bilimsel bir metodoloji olarak nasıl iş görebileceğini gösteriyor. 20. yüzyıl tarih yazımında siyaset, toplum ve iktisat perspektifleri güç kazanıyor. Bireyin geçmiş üzerinde kalıcı bir etkiye sahip olabileceği çoğunlukla göz ardı ediliyor. İşte bireysel yaşamların tarih anlatısı için devletler, kurumlar ve olguların tarihi kadar önemli olabileceği bu kitapta ileri sürülüyor.

 

 

Özgüç Güven – Çağdaş Zihin Felsefesi Tartışmaları

 

Felsefe- 320 sayfa

 

Çağdaş Felsefe Tartışmaları dizisi, okuru güncel felsefeyle tanıştırmayı ve akademik çalışmalarda çerçeve sunacak bir başvuru kaynağı olmayı amaçlıyor. Dizideki her bir kitap, ilgili alanın güncel sorunlarını tanıtmasının yanı sıra belirli bir konu bağlamında yazarının kendine özgü problematiğini de ortaya koyuyor. Bu bakımdan dizi, bütünlüklü bir bakış sunan özgün eserlerden oluşuyor. Özgüç Güven, “Çağdaş Zihin Felsefesi Tartışmaları”nda son elli yılda zihne ilişkin öne çıkan tartışmaları ele alıyor. Kitapta kapsamlı bir içerik ve özlü bir anlatımla, konu edilen her bir düşünür öne çıkan temel tartışması üzerinden değerlendiriliyor. Düşünürlerin kavramları, temel öncülleri ve ulaştıkları sonuçlar kendilerine özgü konumunu ayırt edecek biçimde açıklanıyor. Ele alınan kuramların eleştirilerine de yer veren eser, zihin üzerine Türkçe düşünmek isteyenler için önemli bir başvuru kaynağı.

 

Richard Rushton - Deleuze’den Sonra Sinema

 

Sanat- 120 sayfa

 

Richard Rushton’ın kaleme aldığı, Yasin Aydınlık’ın dilimize çevirdiği “Deleuze’den Sonra Sinema”, Deleuze’ün sinemaya dair yazdıklarına açık ve anlaşılır bir giriş sunuyor. Deleuze’ün çığır açıcı iki sinema kitabında karşımıza çıkan çok sayıda kategoriyi ve sınıflandırmayı açıklayan eser, John Ford, Sergey Ayzenştayn, Alfred Hitchcock, Michelangelo Antonioni, Alain Resnais gibi yönetmenlerin filmleri de dâhil olmak üzere pek çok yapımı değerlendirmeye tabi tutuyor. Steven Spielberg, Lars von Trier, Martin Scorsese ve Wong Kar-Wai gibi çağdaş yönetmenleri de Deleuze’ün teorileri ışığında ele alarak onun sinema üzerine yazdıklarına güncel bir bakış kazandırıyor. “Deleuze’den Sonra Sinema”, bize Deleuze’ün neden bugün haklı olarak sinemanın en büyük filozoflarından biri kabul edildiğini gösteriyor. Felsefe ve film çalışmaları meraklıları için temel bir okuma.

 

 

 

Peter Brooks - Melodramatik Muhayyile

 

Sanat- 378 sayfa

 

Melodram, başta Hollywood olmak üzere Türk sineması gibi ulusal sinemaların popüler hikayelerini anlamak için sıklıkla kullanılan bir kavram. Peter Brooks, kavrama teorik bir derinlik kazandıran bu duru ve etkileyici kitabında melodramın modern edebiyatın önemli bir ifade biçimi olduğunu savunuyor. On dokuzuncu yüzyılda hâkim bir popüler tür olan sahne melodramını inceleyerek yola çıkan yazar, romanda Balzac ve Henry James’i merkeze alarak bu “gerçekçi” romancıların melodramın retoriğini ve aşırılığını, özellikle de sekülerleştirilmiş iyilik-kötülük, felaha erme-lanetlenme karşıtlıklarını kullanarak nasıl hikâyeler anlattıklarını gösteriyor. Peter Brooks’un yazdığı, Suzan Sarı’nın dilimize çevirdiği “Melodramatik Muhayyile” yazıldığı günden bugüne tiyatro, roman ve sinemayı anlamak için temel bir eser olma özelliğini koruyor.

 

Emily Hughes – Minik Bahçıvan

 

Çocuk kitaplığı- 36 sayfa

 

Bir zamanlar minik bir bahçıvan vardı. Bahçesi için çok çalışırdı. Ama bahçe büyük, bahçıvanı küçücüktü. Bahçe günbegün soluyordu. Bahçeye ve bahçıvanına ne oldu dersiniz? Bu güzel hikâyede gerçek ve hayal iç içe geçiyor. Hayal kurup emek vermenin ve toprağın gücünü “Minik Bahçıvan”la keşfedin!

 

 

Ahmet Rasim - Ömr-i Edebî 2

 

Edebiyat- 364 Sayfa

 

19. yüzyıl Osmanlı matbuat dünyasının önde gelen isimlerinden biri olan Ahmet Rasim’in “Ömr-i Edebî” adlı eseri, Latin harfleriyle ilk kez okurla buluşuyor. Ömr-i Edebî’nin üçüncü ve dördüncü ciltlerini bir araya getiren bu kitap, modernleşen Osmanlı toplumunun gündelik yaşamını detaylı bir şekilde ele alıyor. Yazarın gençlik hatıralarının yanında, İstanbul’un manzaraları ve semtleriyle edebî bir coğrafya olarak yer aldığı bu eser, gündelik hayatın dönüşüm süreçlerini, bunun kişilere ve kurumlara nasıl etki ettiğini okuyucularına gösterirken, karakterlerin değil, duyguların derinlemesine işlendiği bir anlatı sunuyor. Aşkın ve melankolinin Osmanlı yazınındaki yansımalarına dikkatle eğilen kitap, edebiyatseverlere zengin bir deneyim vaat ediyor. Dönemin ruhunu ve toplumsal dokusunu anlamak isteyen her okura bir pencere açan “Ömr-i Edebî 2”, Osmanlı yazınındaki türsel çeşitliliğin önemli bir örneği olarak VakıfBank Kültür Yayınları etiketiyle okurlarını bekliyor.

 

 

Cheich Hamidou Kane -Mahrem Macera

 

Edebiyat – 144 Sayfa

 

Afrika romanının klasiklerinden “Mahrem Macera”, medrese usulü bir öğrenimden sonra Fransa’da felsefe okuyan Senegalli yazar Cheich Hamidou Kane’ın başyapıtı. Yazarın yaşamından izler taşıyan roman, iki farklı kültür, iki zihniyet, iki eğitim sistemi arasında kalan Samba Diallo’nun ruh hâlini resmediyor. Adnan Tekşen’in Türkçeye çevirdiği eser, sömürgeciliğin Afrika’daki sonuçları ve farklı dünyalar arasındaki çatışma alanına işaret etmekle kalmıyor aynı zamanda felsefi bir modernlik ve Batı eleştirisi içeriyor.