Röportaj 02.04.2023 07:01 Güncelleme: 01.04.2023 23:18

İNSAN TABİATINA DOST BİR SPOR

"Türkiye'de bisiklet kullanım yüzdesinin artırılması gerek"
İNSAN TABİATINA DOST BİR SPOR

Türkiye'de bisiklet kullanımı üzerine turist rehberi ve bisiklet sporcusu Alp Küçükmeriç beyle konuştuk. 

Mustafa Kadir Atasoy

Bize biraz kendinizden bahsedebilir misiniz? Bisiklet tutkusu nereden kaynaklanıyor?

1973 doğumluyum. Sakarya Üniversitesi'nde Turizm ve Otel İşletmeciliği okudum. İtalyanca ve İngilizce rehberi olarak çalışıyorum. Yabancı turistlere yönelik bisiklet turları düzenliyorum. İstanbul'da, Sakarya'da, Kapadokya'da bisiklet turları yaptım. Uzun bisiklet turları planlıyorum. Bisiklet tutkusu erken yaşlarda başlıyor. Rahmetli babam orman mühendisiydi. Annem de orman teşkilatında avukatlık yaptığı için aileden gelen bir tabiat sevgisi var. Bisikleti insan tabiatına dost bir spor olarak da gördüğümü söyleyebilirim. Ayrıca bir bisiklet cazibesi var. Uzun bisiklet turlarında insanı çeken bir şey de var. Elbette riski de bulunuyor ama o macera tutkusu, o büyük yolculuğun verdiği his...  

Bisiklet kullanımı hem insan sağlığı hem de şehircilik açılarından çok değerli. Peki biz bisiklet kullanımına yeterli önem veriyor muyuz? 

Yürümek ve bisiklete binmek bir şehirde dolaşmanın en iyi yollarıdır. Evet... İnsan sağlığının yanı sıra sera gazı emisyonları, sağlık harcamalarının azalması, hava kalitesi ve yol güvenliği açısından büyük avantajları var. Bisiklet işi bir kültür gerektiriyor. 1885'te Tomas İstefanis adında bir Amerikalı bisikletiyle İstanbul’a gelmiş, buradan da İzmit, Ankara, Yozgat ve Sivas gibi yerlere gitmiş. Bu olay bizim bisikletle tanışmamızdır. Aslında ilgiyle karşılamışız bisikleti. Velespit, velosipet, derrâce demişiz. İbnülcemal Ahmet Tevfik 1900 yılında bir arkadaşıyla Bursa’ya yaptığı bisiklet gezisini "Velosipet ile bir Cevelan" adlı kitabında anlatmış. O zamanlardan beri gelişen bir bisiklet kültürü var. 

Dünya çapında Küresel Bisiklet Endeksi diye bir sıralama yapılıyor. Buna göre dünyanın en bisiklet dostu şehirleri Utrecht, Münster, Antwerp, Kopenhag gibi şehirler... Ljubljana'da da insanların bisiklet düzenine saygısı üst düzeyde.  İstanbul 90 şehrin yer aldığı listede 74. sırada yer aldı. Daha iyi bir seviyeye getirilmesi gerek. Genel olarak Türkiye'de bisiklet kullanım yüzdesinin arttırılması gerekiyor.

Bir şehir nasıl bisiklet dostu olur? Bugün dünyada örnek alınabilecek uygulamalar var mı?

Müsaitliği olan şehirlerin bisikletliler ve yayalar lehine olacak ve araba kullanımını caydıracak şekilde yeniden düzenlenmesi gerekiyor. Bu şehir sakinlerinin yaşam kalitesini arttıracak bir şey. Ayrılmış bisiklet yolları yapılması bisiklet kullanımını teşvik eder. Yoksa niye insanlar tercih etsin ki? Bisiklet kiralama altyapısı, park altyapısı, bisiklet sinyalizayonu oluşturulması gerekiyor. Geçen yıl İsmet Yücel abi bisikletine otomobil çarptığı için vefat etti. Bisiklet kullanmayanların bisiklet kullananlara trafikte saygı göstermesiyle ilgili eğitim önemli. 

Herkesin kısa yolculuklar yapmasına izin veren bisiklet paylaşım uygulamaları yapılması lazım. Trafiğe kapalı alanların arttırılması gerek. En azından pazar günleri ve resmi tatillerde belirli ana caddeleri araç trafiğine kapatma uygulamaları yapılabilir. Bu sağlıkla ilgili bir şey... Yayalaştırılmış yollar ve genişletilmiş kaldırımlarla da yürüme teşvik edilmeli.

İspanya'da 2006 yılında Sevilla'nın belediye başkanı bisiklet altyapısının geliştirilmesine yönelik bir anket yaptı. Katılımcıların Yüzde 90'ı olumlu bakınca sadece 18 ayda caddelerde daha önce park yeri olan 5000 araçlık yeri bisiklet kullanımına uygun hale getirdi. 80 kilometrelik ayrılmış bisiklet yolları ağı inşa etti. 80 kilometrelik bu ağ 32 milyon Euro civarına mal olmuş. Sonuçta Sevilla'da bisiklet kullanımı sadece birkaç yıl içinde katlandı, on kattan fazla arttı. Şehir bisiklet sürmek için Avrupa'nın en iyilerinden biri haline geldi. 

Dünyanın en yürünebilir şehirlerinden biri olan Barselona'da nüfusun sadece yüzde 14'ünün düzenli olarak araba kullanmasına rağmen sokak alanlarının yüzde 60'ı arabalara ayrılmış. Dünyanın en bisiklet dostu şehirlerinden Kopenhag'da bile yolculukların yalnızca yüzde 9'unun araba ile yapılmasına rağmen, arabalar yol alanlarının yüzde 66'sını kaplıyor. Arabalar şehirleri boğuyor. İstanbul'u özellikle boğuyor. Bu çok düşündürücü. Tabi şehirlerin coğrafi müsaitliği önemli. Ama bizde de son derece müsait şehirler, ilçeler, kasabalar var.

Türkiye'de altyapı bakımından iyi durumda olan şehirler hangileri?

Benim de hayatımın büyük kısmını geçirdiğim Adapazarı Türkiye'nin bisiklet dostu şehri olarak biliniyor. Aslında ülkede bisiklet şehri unvanını hak eden başka yerler de var. Mesela Karadeniz Ereğli ve Konya var. Buralarda yatırımlar ve bisiklete yönelik düzenlemeler yapmışlar. Konya'da son dönemde çok iyi gelişmeler var. Sadece bisikletçilerin kullanımına ek bir tramvay seferi konulmuş. Şehrin merkezini bisiklet askı parklarıyla donatmışlar. Coğrafya çok müsait, bisiklet konusunda daha da gelişeceklerini düşünüyorum. Ege bölgesinde de bisiklet turistlerinin güvenli sürüşler yapabilmesi için önemli bir çalışma yapılıyor. Buradaki çalışma Avrupa'daki Eurovelo sistemine entegre edilecek. Bisiklet turizmi gelişirse bunu gastronomi ile ilişkilendirmek, müzelerle ilişkilendirmek başka faydalar da sağlayabilir.